Yaşamın Rüyası
Ömrümün Arka Mahallesinde bulunan
Karanlık Sokaktaki, Harabe Apartmanı
bir gece kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından
ateşe verildi..
Yangın sebebini anlayamadan
kurtulmak için ateşe tapınan zerdüşt misali
alevin içinde ateşin kutsallığına inanarak
kurtulmayı beklerken..
Öldüğümü anlayamadım
Anlayamayınca
bana öldüğüm söylenmedi uzun bir sürece..
Bir sabah içimdeki ölüye kefeni giydirip
kendimi sırtlayarak yola düştüm
Kılınacak ilk ceneze namazında
kendimi taşıdım cami avlusuna
Beklediğim kalabalık gelmeyince önceleri
Yalnızlaştığımı hissederek cami avlusunu
yalnızlığımla doldurmaya çalıştım
İlk safta sevdiklerim ve ben vardım
(acımış olmalıydım kendime diyordum, saf tutarak
kendime karşı son görevimi yerine getiriyordum)
İlerledikçe zaman
tanımadığım yüzler karışıyordu araya..
Herkes bilmediği yabancısı olduğu
bir hastalığı merak eder gibi
beni soruyordu kendisine..
Kılınacak iki rekatın sonrasında
tüyenler olunca
Kendimi mezarlığa taşıyan
Kefeni dar, tabutu bol gelen
bir ölüydüm
mezarlığın yolunu tutan..
Sonra ansızın uzun süren uykumun
kısa kalan rüyasından uyanıverdim..
Kendime geldim yeniden
Gördüğüm rüya gözlerime değen
günün ilk ışıklarında kayboluverdi..
Bütün bu gördüklerim bir rüyaydı aslında
ve bütün rüyalar aslında
gerçeğin bir yansımasıydı..
Vurup kafayı tekrar uyumaya çalıştım
Çünkü yaşamın rüyası devam ediyordu
Çünkü yaşamın yalanı sürüyordu hala..
(bir gün hepimiz bu rüyadan uyanacağız..)