Yaşsız Kadın
biliyormuş da erdeminden susuyormuş gibi
emanet hatıralar taşıyormuş gibi
sanki gider ayak hüznünden konuşamıyormuş gibi
takviminden kopup gelmiş
bi çare çapul çul günler
nereye gidiyorsunuz şimdi
az gittiniz
çok geldiniz
dere tepe düz geçtiniz
yüzümde iz
kalbimde giz bile bırakamadınız
salla
ağla
bağla belki de balla
geçti bak üç yüz altmış beş gün dediğiniz
gece soğuk
gece karanlık
gece boğuk
istesem de yaşayamam geçmişi
yaşsız bir kadın tekerrür edemez kendini
ne olur son saatlerde dökün içinizi
yutkunmayın
boğazınızda değil dünyanın en büyük taşı
bilin ki tıkayan ayrılık gözyaşı
kırmızı gül kokulu mumlar yakın
takın ayrılık tacını başınıza
sonra sessizce bırakın gidin
gelmiş geçmiş tüm yıllar gibi
yaşsız bir kadını ne etkileyebilir ki
madem zaman doldu
senenin devriyesi şimdi
yolumda durmayın
yüzüme vurmayın
masallar uydurmayın
bir gelir biri gider
devran hep bize güler
kamburuysa da seneler
yaşsız bir kadın yeni yılı hep dik karşılar
mi yandın