Yeni Yıl

Sustuk mecburen
taştan putlar gibi
ama
Mısır'daki piramitler gibi dik,
Hammurabi gibi acımasız.
Sustuk,
kenetlendik birbirimize.........şehrinin,
.........mahallesinin,
.........sokağının
.........no'lu bir evde.
Bindokuz yüz doksan yılının
Aralık ayının
son gününde
sustuk...
O senenin,o ayının son günü
kızarmış bir güneşin
parlak ışıklarıyla
beraber
rüzgarın soğuk sesi
bazen gözlerinde,
bazen boş ellerinde
hissettirdi kendini.
Boşluk vardı her dakikada,
içilen her bardak çayda
ısınan ellerdi tuttuğundan bardağı.
Sızlayan,kanayan damla damla
kara saplı bir hançeri
göğsünden yemiş bir beden.
Ruhu ufkun bilmem kaç bin ötesinde
nitekim bir beden kanayan,
al kana boyanan
sıcacık ürpermeyle beraber.
O yılın son günleri sustuk mecburen.
İhtiyaçları temine mehil verdiyse bile
o an yapamazdı hiçbir şey.
Ne var ki.............şehrinin
.............caddesinde
adım atacak
bir parke taşı yoktu.
Caddede insanlar,kelle hep kelle
küçük burjuva meskenleri
uzakta büyük fabrikalar
ama kurumundan ve de
pis kokusundan
denizde balıklarla beraber
bugün burada bile
rahat yoktu.
Dertlerini otuz üç taşlı ala çalan
güzel tespihinde
saydı birer birer.
ama bunlar,bu çekilen
sadece onunkiydi.
niceleri vardı
daha niceleri
memleket insanlarının
nice dertleri...

*

O senenin ,o ayının son günü
ışıklarıyla gözleri alan
kırpıştıran
güneşin batışıyla
birlikte
dolaşmak için
güzel şehrini !
adım adım
çıktı .........adlı caddeye.
İnsanlar;kimi sıska,kimi şişko,
kimi sarı,kimi siyah,
kimi kara gözlü kömür gibi,
kimi mavi gözlü gök kubbe gibi,
kimi yeşil gözlü okyanus derinliğinde.
Kimi ince bir ceketle
kimi ceketsiz,
kimi kürkler içinde
sarınmış yünden atkısına,
kimi yaya
tabana kuvvet,
kimi sekiz yüz lira verip
binip otobüse,
kimi oturmuşken düzgünce
gururla,şapşalca
arabasının koltuğuna
öttürüp dururken ?düütt,düütttttt-
diye
hepsi ama hepsi bu insanların
O senenin,son ayının
son gününün
alışverişini yapmaktaydı.
Gelecek senenin,ilk ayının
ilk gününü
karşılamak
kutlamak için.

*

Bu esnada yürüyor O,yürüyor
dimdik omuzlarla
sıkılmış yumruklarla
balyoz gibi
ama bilincinde olarak kendinin
göğsü hep kabarık.
Işıltılı gözler,
tatlı bakan gözler
tatlı konuşan ağız ile birlikte
bırakmıştı yerini
kınından çıkmış
sivri uçlu
keskin
iki hançere.
Yürüyordu ve düşünüyordu O,
düşününce hep ağlardı O.
Amma,
bu akşam ağlayamadı.
çünkü ağlarken bile
yerini seçerdi
aklını,fikrini,gülünü
seçtiği gibi.
Sonra giyotin gibi keserdi sözleri.
Her neyse...
Böyle yürürken O adım adım
çok sevdiği arkadaşına rastladı
yanında ablası ile beraber.
Selamlaşıp,tokalaşıp
öpüştüler yanaklarından
hatta oturup bir yerde
konuştular,çay içip
biraz dahi olsa
sohbet bile ettiler de
sonra onları uğurladı da
kendisi rayların yanından.
Hiçbir şey olmamış gibi sanki
boş olan ceplerine
soktu üşümüş ellerini
sinirle,üzgüntü ve eziklikle.
Oysa...

*

Bindi bir otobüse
dimdik haşmetlice
oturdu ortada bir yere
daldı düşünceye.
Bir yandan da çalışırken
ağrıyan başını dindirmeye
buluverdi kendini
............ şehrinin
............ mahallesinin
............ sokağının
............ numaralı
............ kendi evinde.
O gece açıp televizyonunun
basıp da düğmesine
geçti özel yayının karşısına.
Hep eskisi gibi mi olacak sanıyordu
noellerin tadını
amma,
yıl değildi 77 ya da 74
o zaman başkasıydı
seçilen ve yenilip
bir köşeye atılan adam.
Bunlar ise hanedanlığın
bilmem kaçıncı kuşağının
bilmem kaçıncı torunlarıdır.
Nereden bilecekti ki
bir sinemanın
arka koltuğunda
sıyrılan eteklerin
arasında
oynarken perdede,
Amerikan soylularının
o.ospularıyla
birlikte
havyarla,salam
yiyişleri ve
fışkıran
şampanyalarının
o.ospularının
çıplak
göbeklerinin
biraz altında
sarılan bir sinema biletine
bilmem kaçıncı torunları
olduğunu !!!
Her neyse uzatmayalım
bizim adam yedi basit yemeğini
eskisi gibi umarken
hindi dolması
ve geçip televizyonun başına
seyretti bir sürü
dansöz kıvırtması
bir sağa,bir sola...
Girdi yeni bir yıla umutsuzca.
Dün o ayın,o günüydü
bugünse yeni bir yılın
Ocak ayının ilk günü.
işi kalmadı geçmişte kalan
gün ile
ama özetlersek kısaca ;
dün Aralık ayının son günüydü.
inanılmayacak kadar güzel
anlatılamayacak kadar sevinçliydi
umutla bir olunca
aynı anda hayal edersen
amma
ters-düz edersen
öyle zor,
öyle dar,
öyle kanlı,
öyle rezil bir duyguydu ki
Yaşamak...


1 Ocak 1991

27 Temmuz 2012 85 şiiri var.
Yorumlar