Yer Hüzün
yüzüne düşeydimdi göçmezdim bir daha,
ne fiyasko bir kombinasyonmuşum ben, ah prenses
çay vakitlerine saklanmış cıgaralar gibiydi umut
şimdi kül diye biriktiriyorum onu, ezelin de ötesinden sanki
sen sustuğundan beri üstelik, içimi okşamıyor hiç bir ses
ve açılmıyor güzel şeylere dair mevzu, her kelime ayrı bir hudut
bazen dilim dönecek gibi oluyor sana lakin
durduruyor hemencecik o an, içimi boşaltan haydut.
ne diyorsun prenses? ah!
bir pi sayısı kadar beni aklında tut, hiç olmazsa
ve biraz ihtimal versen bana
rastlaşmak için bu bahar, erirken dağlardan kırlara delicesine kar
akar gideriz sokaklarında kentin, gayet aklı başında
sonra...
sonra neyse
işte bunlar hep kırıklık olmak için üretilen hayal...
manzarana yâr diye kondurulsaydım yaralanmazdım ben bu kadar,
yaralarım prenses, yaralarım ne de güzel iyileşmiyorlar
bir işe yaramadı bana giderken söylediğin o "sağlıcakla kal",
ne de bedbaht biriyim değil mi? güle uzansa ellerim kaktüs toplar.
ah prenses! gittiydin...
son kuşlarım da göçtü gökyüzünden,
ne çok yoksun şimdi sen, bu yer hüzünde...
şiir başlıkta başlayıp mükemmel bir finale imza atıyor
içten ve samimi söylemlerle bezeli dizeler okunası
tebrik ve beğenimle şair👑