Yorgunluk Kahvesi

Bir yorgunluk kahvesi içelim
Yürürken göğümüzde bulutlar maveraya
Kıyamet yaklaşmakta
En sevdiği boyunlar var celladın
Fırat'ta kurtlar ve koyunlar var
Şöyle oturup seyrederken ak çiçeklerin ölüşünü
Bir ayrılık türküsü söyleyelim

Hüküm nihayetinde derdest eder insanı
En vahşi olduğunda yürek
En kara olduğunda göz
Bir sinek uçup gelir ala hikmetle
O yüzden yorma kafanı bu işlere
Bir yudum çekelim hele umuttan
Sonra yürürüz vahaya doğru

Bu bir Mezopotamya şarkısıdır Adem'den beri
İbrahim söyledi, Yusuf söyledi
Sen say kıpkızıl ağıtların mahşeri
Babil'den Kisra'ya
Acem'den Türkoğlu'na
Pelesenktir dillerde ve akıllarda
Bu bir ana ağıdıdır camlara asılır
Gel biz bir yorgunluk kahvesi içelim
Yükselirken insanlığın dumanı
Tarihin su içtiği bu topraklarda

Habil de Kabil de bilir
Ölümün tadı ekşidir buralarda
Gözyaşları ekşidir anaların
Kısaca ekşidir bütün duygular
Katran sıcaklığında mesela
Mesela bir tutam üzerlik otu akıl
Gel biz şöyle uzanalım ölüme...

24 Ağustos 2014 210 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 9 yıl önce

    tamda şuan yorğunluk kahvesi içtiğim anda şirinizi tesadüf okudum harika bir şiir kutlarım👍👍👍👍👍👍

  • 9 yıl önce

    Ölüme yürüyenlerin ezgileri buruk olsa da ve hiç sesi çıkmasa da kör vicdanlı cellatların ahire ne saklı olduğu bilinmez.. Bilinmez hangi vaktin seherinde yaşamak ölümün kan kardeşi olacak..

    Gerçekten özgün bir anlatım.

    Tebrik ve takdirimle değerli şair..