Yorgunluk Terazisi
Keyifsizce açan çiçeklerin bugünkü ızdırabı!
Pembeyle fısıldamaya başlayıp
Mavinin envai çeşit tonunda haykıran serzenişler
Bıkkınlık değil de
Doğan günün üzerine perdeleri çekip
Bağlayıp aşkını alnından
Ensene bir buz torbası yerleştirip
Feryad figan sessizce inlemek..
Yorgun deniyormuş böylelerine
Ben pek akıl sır erdiremiyorum
Her gece ölüme yattığım uykumdan
Kocaman gülüşlerle uyanıyorum
Minicik eller dokunuyor umutlarıma
Kıpırdamaya mecali olmayan
Son model bir külüstürü ittirir gibi
İtiyor beni o minik eller
Umuda koşuyorum
Sürekli çelme yiyor
Ama yine de koşuyorum
Dünyalar geçiyorum
Ama gönlümden geçen
Hiçbir sevda filmini unutmuyorum..
Biri sağıma sokuluyor sıcacık
Diğeri soluma
Biri sonsuz mavi bakıyor
Diğeri sonsuz hatır.
Hafiften kırmızı gül kokusu
Ilık ılık türküler
Kimse unutmasın aldığı yaşları
Ellerini boş görünce farkına varıyor insan
İçinin yangını bile
Harlanmışken ışık saçıyor
Gülmek eylemi bile
Sadece aşıkken güzelleşiyor.
Sonra sabah mahmurluğu
Bir damla süzülüyor yüreğe
Ama pek anlamı yok
Sonsuz şefkat çökmüş, sinmiş, yerleşmiş evime
Biri sarı saçlarını savuruyor rüzgarda
Diğeri acı kahve kokusu
Zaman uyutuyor
Bütün kapılar huzura açılıyor
Ama keder hep paspas altında
Nihayetinde uyanıyor işte insan
Önce Anne oluyor!
En son "insan" ...