Zamanın Camında Kırık Bir Yansıma

Bir haber düştü bugün,

kâğıttan bir kuş gibi kalbime,

ne kanadı vardı uçacak

ne de dalı vardı konacak.

Yakın değildi ölen,

ama ölüm, göğsümün kıyısına oturdu sessizce.


Kalbim yine daraldı

sanki içimde eski bir mezar açıldı,

nefesim,

annemin elini ilk bıraktığım gün gibi

yitip gitti avuç içimden.


Aşk ile ölüm arasında

gerilmiş ince bir ip var

insanı cambaz eden.

Düşmemek için hatıralara tutunuyordum.

Unutkanlığım arttı bu aralar.


Bir küçük kız vardı

annesi ölüme yürürken

gözlerinden yıldızlar dökülüyordu.


O küçük kız büyüdü,

ama kalbi hâlâ annesinin eteğinde,

dizleri yaralı bir çocuk gibi

zamanla barışamadı hiç.


Sonra genç bir kadın oldu,

babasıyla vedalaşırken

saçlarına gömülen ellerde

bir ömrün en güzel anılarını bıraktı.


Ve bir gün o kadın da yaşlandı,

gözleri hâlâ gençti

ama yüzü

bir fotoğraf karesinde asılı kaldı.


Kızıyorlar bana

gülmedikçe, susup kaldıkça.

Oysa ben

kahkahalarımı annemin avuçlarında

huzurumu babamın göğsünde

yüreğimi sevdiğim adamda unuttum.


Geçmişi değil,

eksik kalanları yaşıyorum şimdi.

Ama yine de...


Çok şükür diyebiliyorum.

Annem babam sağ,

olmasa bile.

Elim tutuyor,

tutmasa bile.

Gözüm görüyor,

Görmese bile

Aklım eriyor,

Ermese bile.

Derdimi anlatabiliyorum,

Anlatamasam bile

Kalbim atıyor

Atmasa bile...


Çok az şükrediyoruz.

Çünkü bu dünya

yetim kalmış bir dua gibi,

öksüz bırakılmış bir seher vakti.


Yalnızlıkla barışmış insanlar ülkesi burası.

Güzel olanın çabuk yandığı

haklının sustuğu,

haksızın alkışlandığı

bir gölge oyunuyuz artık.


Ölenle yaşayan

aynı boşluğa bakıyor…

Biri toprağın altından,

biri kalbinin dibinden susuyor.

31 Temmuz 2025 31 şiiri var.
Yorumlar