Zangoç

Açıl efkar
Toz ol hüzün
Sür arabacı
Pabuçlarına göz sürdüğüm kadın şimdi bana yabancı

Kıta sahanlığına sığmaz artık yürek
Aysberg gibi büyük parçası suyun altında durur
Ve uzun menzilli gözyaşları ilk önce koruma kalkansız kalbi vurur
Hani bir yanı çaresizliktir ya hep aşkın
Bir yanı dağ göçerten gurur

Ne çok battık çıktık bulanık çamurlara
Saf sularda ne kadar da çok yıkandık
Kerameti kendinden menkul gülüşlerde
Göz yaşının zulmü kadar yalandık

Sübvansiyonel bir eğilimdir şimdi aşk
Keyfe keder
Bin gözde hüzmelenirken endamı
Hal edilgen
Pamuk ipliğine bağlı onur
Fezayı çınlatıp arzı savuruyor ya
Gayri hiç yakmasa da olur

Nasıl koşardık hükmü eyvah dehlizlerden
Boz bulanık pürüzlerden nasıl da geçerdik
Çarmıha gerildik de kolsuz bacaksız
Un gibi pare pare ufalandık da
Koymadı
İşkencenin alasını çektik biz
Öznesi yok yüklemi çok
Vakte ayarlı bitimsiz ve bitirimsiz sözlerden

Zifiri gecelerin ay yüzlü perisi
Uyan
Geçir tırnaklarını çıplak tenime
Yan
Yakıl
Seyret
Ve oyalan...

Ufkun cidarında bir atlas tual
Tualin üstünde bir şehla resim
Maşuğun elinde tüysüz bir fırça
Model olmuş resmine sesim nefesim

Varı zarar
Yoku karar
Zaten bir seraptan ibaret hali durumu
Bakışlarımı boşluğa savuruyorum
Değmesin diye tenine
Bu amansız gelgitler artık çok sıkıyor ruhumu

Yaz katip
Hal-i ahval söz üzre
Nazar dua göz üzre
Hiçlik yokluk biz üzre
Gönül yürek köz üzre
Doğru gerçek diz üzre
Aç parantez
Aşk ve sevda saz üzre
Kapa parantez
Nokta.

Sür arabacı
Uzaklara haber sal
Koş
Sende şu ayrılık çanını çalacaksan çal artık
Ey şapşal zangoç.

23 Ağustos 2011 160 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar