Zeynep Kahraman Füzun Anısına..

gurbet




yalnızlığa çekilip kalbin sesi dinlenen
gecedir
asumandır
aydır
mehtaptır gurbet

şiirler besteletip, türküler söylettiren
sevgidir

muhabbettir
aşktır
sevdadır gurbet

sevgiliye yol bulup kalpleri inlettiren
Leyla ile Mecnundur
Şirin,
Ferhattır gurbet

anadan ayrı yerde bayramlar geçittiren
gönüldeki özlemdir
gözdeki yaştır gurbet

kimi zaman nöbette hayaller besteleten
askerin namlusunda
canım vatandır gurbet

kimi zaman sahrada susuzları güldüren
rüya gibi anlardır
çölde vahadır gurbet

sıladan uzaklarda uykuyu geciktiren
bekleyiş sancısıdır
geçmez zamandır gurbet

Gülyüzlü'ye Medine, Kabe'yi özlettiren
sahabenin evidir
Onsuz sofradır gurbet

bize yardan ayrılık, adına gurbet denen
evliyanın gözünde
Gülsüz rüyadır gurbet

bizim sılamız evdir, aile birleştiren
dostun sılası ölüm
bu kainattır gurbet

***************

adı ihanet bu yangının




sesi soluğu kesilmiş
göğe savrulunca tozlanan aşk
bir bağrı yanık ah edecek
nağmelerinde hüznü dinleyin

sırf bu yüzden gözyaşı var
biçare kadın
değmez
bin çeşidi olsa belanın
celladı durdurmalı
hüdhüd ağıdını bitirmeyecekmiş

bir garip kuşa bıraktık destanını sadakatin

çarmıh hazırlandı oysa
vaftize gerek yok
taş arıtacak mı günahlarını
keşke kirlenmeseydi pak yürek
çiğnenen yasak mı
ar mı

bakış intihar demekse
bu tövbe neyin tövbesi

bülbül boşuna ilan-ı aşk etti bunca senedir

artık çok geç
zehir değdi dudağa
titredi
sarsıntısına dayanamaz
ne baraka
ne dağ

hınzır bile utandı

kahır yüklü hamal
ah bilsen
paylaştığın kimin kaderi

tarumar olmuş gönül neler yaratır
kıyamet koptu
artık
neyi bağışlatacaksınız
****************

anne



şefkatli sinene beni sar anne
ellerini öpmek geliyor içimden
doya doya
ve sarılsam sana anne
kanasıya
kanılır mı sana

su gibi
ekmek gibi
ihtiyacım var kollarına
şefkatli sinene beni sarsana

hava gibi
toprak gibi
aşinayım sana
kucağında uyumak
kanasıya
kanılmaz ya

canım gibi
kanım gibi
yakınım sana
ayrılmak mı
şefkatli sinenden beni ayırma

anne beni bırakmasana
doyulur mu sana

kızım deyip
kucaklasana
ellerim gibi
yüreğimi tutsana

şefkatli sinene
beni sarsana
doyulmaz ya

**************

Bekliyor Emanetin




Sence aşikar olan dinmeyen hacetimi
sunmaya geldim yine, çağlayandır re'fetin

ümidimi eksiltme hep çoğalt haşyetimi
sonsuzluktan ötedir arşa yeter kudretin

ey Şafi sen bilirsin, görürsün illetimi
hep hayır yaratırsın sual olmaz hikmetin

aşkını ver de Rabbim setreyle gafletimi
bir damla yeter bana engindir muhabbetin

yalnız sen yar ol bana sen dağıt halvetimi
her aşığın maşuğu buna sebep Vahdetin

sen sevdin diye sevdim o gül yüzlü Yetimi
bütün anahtarları ondadır saadetin

geliversin bir gece sunayım ülfetimi
onsuz zavallı, garip, boynu bükük ümmetin

kalbime onunla dol, dol da kes fetretimi
o buldu manasını kutlu ubudiyetin

secdelere vardıkça nur eyle siretimi
kulluklar bile aciz, yetişmezse nusretin

kelamını okurken uyandır ibretimi
tefekküre dalayım manasında ayetin

erdiğim seccadede gönder nihayetimi
seccadede şifresi dipsiz ebediyetin

beytinin gölgesinden çevirme cihetimi
yüzünü ona döndür bütün beşeriyetin

her doğan dakikada ararım kısmetimi
gönlüme isi düşmüş şükrü yitik nimetin

gecemi gündüz ettin elemden lezzetimi-
almam senin fazlından, öyle çok merhametin

hatırlatırsın bana aczimi, zilletimi
türlü vesilelerle budur senin izzetin

görmeye dayanamam ya Rab felaketimi
kovma kapından beni deryadır mağfiretin

kulun kölen olayım çözme esaretimi
değeri ölçülemez senin için hizmetin

vuslat günü ne zaman uzatma iddetimi
tüm güzellik sendendir şair etti hasretin

kim bilir kaçıncı kez gördün nedametimi
bir gün alırsın diye bekliyor emanetin
3 Eylül 2005
**********************

yar şiirler




gönülden gönüllere sevgi sağar şiirler
gülümsetir gözleri kalbe yağar şiirler

çiçekler gibi narin, su gibi temiz safi
aheste dile gelen nazlı bahar şiirler

gökyüzüne uçuran gezdiren nice yeri
ruhları kucağına alan rüzgar şiirler

içinde duyguların köşe bucak gezdiği
vücudun her uzvuna akan damar şiirler

yazanın süslediği, güllerle bezediği
allayıp pulladığı lütfa mahzar şiirler

kimi zaman coşturan hoplatan yürekleri
ölmeye bile sebep olan nazar şiirler

şairin yazamayıp bir ömür beklettiği
yine de mısralara sızan esrar şiirler

kalemden kağıtlara dökülen kurşun gibi
düşünce değiştiren beyne zarar şiirler

ne beraber olunan ne bırakılan biri
insan başına bela gitmeyen yar şiirler
17 Haziran 2005
******************

yelkovan




Kalemler kırıyorum işlenmiş suçlarımdan
Zavallı bir akşama uyanıyorum yine
Korkuluklar titriyor yorgun avuçlarımdan
Torununu özlüyor sılada babaanne
Kalemler kırıyorum işlenmiş suçlarımdan

Görünen ne gecedir ne de sabah yıldızı
Beklerim yağmurunu hazan rüzgarlarının
Yarım kalan dostluğa uğurlamışken yazı
Öfkelerim küllenmiş umuda gebe yarın
Görünen ne gecedir ne de sabah yıldızı

Selamını postalar güvercin yuvasından
Bir tılsım kalır geri bir de sevda şarkısı
İsteyen aşkı çoktur hem de bedavasından
Vurdu yine gönlüme sözlerinin yankısı
Selamını postalar güvercin yuvasından

Habersiz hülyalarda besteler kuruyorum
Yalnızlığın gizlice tutarken ellerini
Durulması gereken yerde hep duruyorum
Estiriyor kaderim tatlı sert yellerini
Habersiz hülyalarda besteler kuruyorum

Attığım adımları sayarken akşam üstü
Duygularım pervasız sebepler zincirinde
Şefkatle beslediğim dostlarım bana küstü
Ne onulmaz yaradır kanayan şiirimde
Attığım adımları sayarken akşam üstü

Bahar, sonbahar derken eksiliyor ömrümüz
Kaç bestemiz var acep insanlığa yakışan
Kiminin hanesine cemre düşmedi henüz
Kiminin çatısında bir cümbüş, bir kehkeşan
Bahar, sonbahar derken eksiliyor ömrümüz

Çözelim ilmek ilmek sırlarını hayatın
Bir ömür geçirelim peri masalı gibi
Sevdalısı olalım gökteki saltanatın
Bizi hasretle bekler tüm mülklerin sahibi
Çözelim ilmek ilmek sırlarını hayatın

Kaçıncı uyarı bu, bu kaçıncı affediş
Yine de aldırmıyor yelkovanlar akrebe
Sis çökmüş yokuşlarda ne tırnak kalır, ne diş
Azıkla dolsa bile yama görmemiş heybe
Kaçıncı uyarı bu, bu kaçıncı affediş

Çaresiz zindanlarda sabrı bileyliyorum
Gecenin sarhoşluğu sinerken kalemime
Yerli yerinde her şey, benim kendimle zorum
Yıldırımlar beklerken sen düştün alemime
Çaresiz zindanlarda sabrı bileyliyorum

Boşa gitmesin diye seni yazdım her ana
Taptaze bir sevgiyle sözlerimi yıkadım
Nedendir bilemedim ben de düştüm sevdana
Ansızın haber gelsin sana ermek muradım
Boşa gitmesin diye seni yazdım her ana

Artık ne gam barınır yürekte, ne de siyah
Eğer sen diye diye tatlı canı verirsem
Çok değil istediğim sadece akşam, sabah
Pervane gibi yanıp bir mum gibi erirsem
Artık ne gam barınır yürekte, ne de siyah
12 ekim 2005


***************

bensiz ağlama




Ağlama
Nedendir gözlerinin feryadı
Bağrını mı deldi özlemin
Yoksa aşk derdine mi düştün nicedir

Sen ağlarsan eğer
Bana susmak yakışmaz
Yazmak yakışmaz bana

Kalbinin kırılışına mı üzülürsün yoksa
Tuttuğun dalların kırılışı mı bu nalanın öncesi

Sil artık gözlerini
Ağlama

Hayallerinin yitmesi mi seni bu hale düşüren
Ayrılık mı var yoksa
Çığlığının ucunda

Sevdiğin gözlerini mi kaçırdı son bakışında
Son tren de mi kalktı istasyondan
Tutunacak ümit mi bırakmadılar sana

Birer birer gitti mi sevdiklerin
Yalnız mı kaldın hayat vapurunda

Belki biri, belki hepsi
Ne olursa olsun
Ağlama
Beni de sardı figanın

Bekle geliyorum yanına
Bensiz mi ağlayacaksın yoksa
Bensiz ağlama



Zeynep Kahraman Füzün

19 Eylül 2008 47 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (27)
  • 15 yıl önce

    lütfen arkadaşlar yorum yazmayınız anlaşıldığında açıklama yapılacakdır elbet benzerlik çok fazla isim ve şehir ve yaş dahil bilgi verilecekdir sizlere

  • Peki vefat eden kim.. bu isim benzerliği ilginç cidden.. aynı şehirde... olsun yine de vefat eden kardeşimizdir.. bu şiirler de ona armagan olsun... adaşından o zaman... değişen birşey yok... vefat eden(intihar) bir nefes...

  • 15 yıl önce

    yaa ... Arkadaşlar Zeynep hanım kızımız yaşıyor...bu nebiçim şaka yaaa...pes doğrusu...

  • 15 yıl önce

    ben ölmedim, isim benzerliği olmuş

  • 15 yıl önce

    🙂