Zühremat Ve Keremoptik

Biz gidenlerin arkasıydık biraz seninle
Biz seninle biraz karmaşaydık
Hani arkası dediysem
o gidenlerin kıçlarından bahsetmiyorum
ya da boş bir parktaki rüzgârla sallanan
boş iki salıncaktan
gidenlerin arkası sadece



tuhaf
birbirimize uzakken daha mı fazla seviyoruz
hani kapıdan içeri girsen hiç şaşırmayacağım
o denli deliyim
ama kapı da yok, sen de yoksun, tepkilerimiz de yok
bu yüzden bize dair
çevre düzenlemesi yapıyorum sokaklarda
belediye işçileri grevde
kediler balık restoranında
işe girebilmek için garsonluk sınavına hazırlanıyorlar
ve çöpler temiz
poşetin içindeki bayat ekmeğe elini uzatıyorsun
tuhaf ya
akşam olmuş tüm pazarcılar tezgahlarını toplamışlar
sen çürük çarık ne varsa peşindesin
kızma bana
seni prenses yapmadım diye bu ülkeye
seni prenses yapsaydım
beyaz atlı prensim
beyaz atlı prensim diye şehir şehir beni arardın
ben prens olana kadar ooo
Monaco'ya iltica etmem gerekecek, vs. vs.
uzun masal kısacası,



bak şimdiden sana peşin peşin söyleyeyim
sen yine de takside böl
biz seninle böyle ayrı ayrı yaşlanacağız
sahipsiz mektuplar yazacağız
yazacağız ki içimizdeki yanardağın gazını alalım
ben yaşlanınca, yaşlanmayacağımı biliyorum ya ne ise
huzursuz bir adamım o yüzden huzur evlerinde yapamam
çoluğun çocuğun yanında da olmaz
bir sahil kasabasında tek odalı bahçeli bir evde
domates ve yeşillik ekip öleceğimi belirteyim
arada sırada da şiir yazarım
öyle gençliğimi seninle alaturka takılarak harcayamam
bu aralar ülkenin kaderi üzerine planlar yapıyorum tuvalette
tosun diye bir arkadaş bile edindim
siyasetten anlıyor hırbo, onunla kısa samsun içiyoruz sürekli
gece olduğunda ilk kadehin ilk yudumunu
senin için içiyorum, sarhoşluğunu seviyorum senin
biliyorum sen sarhoşken daha sıcak öperdin dudaklarımdan
ayık kafayla kim öpüşür ki zaten
benim gibi delinin biriyle




biliyor musun iki güvercin yavrusunun
vicdan azabı içindeyim bu aralar
annelerinden ayıramadığım için onları
kapitalizme şehit olmuşlar,
eski ev sahibem azarlayarak ve mutlulukla anlattı
bu yüzden borç taktım ona biraz, uğraşsın dursun bakalım
ilk yardım kursundan yüz alarak
hem de yüz bularak birgün öpebilirim seni
böğürtlen koparmayı da öğrendim zaten çocukken
dudaklarım hep mor ve kırmızı siyah beyaz fotoğraflarda
ne ise öpme faslı biraz karışık, yine o kıç meselesi gibi işte
kıç öpmeyi beceremiyorum biliyorsun
bu yüzden gurur duymalısın benimle
ama illa ki bir gün dersen o ayrı


tuhaf
otobüsü sürekli kaçırıyorum
yoksa bu durak sen misin?


Napolyon Bonarpartl'la akrabalığın var senin biliyorum
adamın soy ismini kopya çekmeden yazdığıma göre
ekmek yoksa üzümlü ve tarçınlı kek ye diyorsun
kabus gibisin valla
seninle iki rafadan yumurta düşünün
içine ediyorsun bazen
ama bazen her zaman değil
biliyorsun seviyorum seni,
seviyorum bu metabolizma bozan kederi
gepetto gibi adam oldum bugünlerde
oyuncakları üçte bir fiyatına veriyorum çocuklara
uyanıklar ertesi gün amca bu çalışmıyor diyerek
bana geri satıyorlar, ben de para yerine başka bir oyuncak veriyorum
günler böyle gelip geçiyor işte




nerede kalmıştık
hiçbir yerde galiba
biz seninle birazdık işte
sen başka bir şehrin caddelerinde
biraz vitrin önlerinde kırmızı topuklu ayakkabı meraklısı
ben biraz kendi halinde iskarpin
buruşturma hemen yüzünü
ben senin topuklarınla çıkardığın o endamlı sesi de seviyorum
emin ol taş olsaydım kırılırdım be sana
ama ne salıncak ne de salıncaktaki çocuklar olabildik
bir de şu kıç meselesi olamadık işte
beceremedik kıçı kırık sevdalanmaları...

09 Haziran 2013 200 şiiri var.
Yorumlar