Felsefe Denilen Şey

'Felsefe kişinin kendisini ve çevresini anlama, yorumlama, açıklama ve gerçeği arama çabasıdır.' Varlık inceleme bilimidir; tüm bilgileri derleyip, üzerinde çıkarımlar yapma sürecidir. İnsanın kendini tanıması, evreni bilmesi, nedenleri ve sonuçlarını araştırması ve değerlendirmesini kapsar.

'Felsefe insana hemen her konuda akıl yürütebilmesini sağlar' denir. Ancak felsefe, akıl kozasının içinde olgunlaştırılan, sonuçlar üretmenin toplamıdır. Yani akıl, düşünmenin tek şartıdır. Bu anlamda felsefeden akla tek etki, insanda mevcut olan ?akıl yürütme tekniğini' işletmeye zorlamasıdır.

İnsanın bilgi elde etmesinde ?duyular yoluyla algılama ve gözlemleme'; aslında doğada mevcut olan (ham) bilgiyi sağlar. İnsanın ikinci yetisi olan ?düşünme' ise saf bilginin inceleme ve değerlendirmelerinden oluşur. Artık bilgi, saf değildir; işlenmiştir. Yeni bilgiler üretilmemiştir; ilk girdiler olan bilgilerin sonuçları, bilim kurallarına ve uygulama ilkelerine dönüşmüştür; içtihat, mevzuat, doktrin, tüzük, ahlâk ve kullanım tâlimatlarına yükseltgenmiştir.

Dinsel bilginin, eleştiri ve tartışmaya kapalı (dogmatik, bağnaz) olduğu düşüncesi; hem gözlenemeyen varlık evreninin, mevcut bilgilerden üzerinden yapılan bir akıl yürütme ile sonuçlar üretilmesine dayandığından, hem de değişmezlik (kesin ve mutlak bir değere sahip olma) bilgisinden hareket edilmesinin kişinin değil, çıkarılan sonuçlara ait olmasından dolayı yanlışlanmalıdır.

Aslında burada kaçırılan nokta (uslamlama); fikrin/düşüncenin mutlak olduğu değil, (metafizik) bilginin mutlak olduğudur. Yani kişilerin doğmatikliğinden söz edilemez; üstelik bilgilerin de. Çünkü metafizik bilgiler, zaman içinde coğrafik ve sosyolojik fenomenlerle kanıtlanan bilgilerdir ve tezahür edenler, ortaya çıkanlar kesinlikle gözleme dayanırlar. Olgular, bilgiye dönüşür ve bir tümevarımla bu fenomen) bilgilerin diğer (doğa) bilgileriyle kıyaslanması (bilgiler üzerinde akıl yürütülmesi) sonucunda metafizik yorumlara, çıkarımlara ulaşılır.

Deney alanının dışında kalan bütün savların, inakçı (dogmatik) olduğunu söyleyenler; tüm evrenin deneylenebilir olduğunu sanmaktadırlar. Oysa hiçbir şey, kesin olarak deneylenemez; deneylenebilirlik, elde tutulabilen denetlenebilen materyal ile sınırlıdır.

Esasen felsefe; saf olarak kendini bilme ve tanımaya odaklanmışken; düz mantıkla (akıl yürütmenin tüm bilgilere dayandırılmadığı güdümlü hâllerde) sadece materyalizme indirgenen bir bilim dalı olarak gösterilir. Oysa metafizik, tarihle birlikte başlayan değişmez bilgilere dayalı olarak felsefenin ayrılmaz bir parçası olarak tescillenmelidir.

Çeşitli ?düşünür'ler, bazen tepki olarak doğan ve bazen de bilim dalı veya yaşam biçimi olarak önerdikleri düşünce sistemleri takdim ederler. Aslında bu kişilerin çokça düşündüğü, kuşku götürür. Çünkü topluma veya mevcut kültlere karşı çıkarken, yenilerini getireceklerini umarlar; yeni sistem de genelde çöker. Eğer hâlen yaşıyorlarsa bu, onların da çöküşü demektir. Çoğu sistemin dışına itilir, amaç fonksiyonunu yitirmiş düşünen beyinlere sahip olmaya başlarlar ve sonları da bu düşünce'nin onları taşıdığı yerdir: akıl hastanesi! Çünkü yürüttükleri akıl döngüsü/mantık zincirleri; ?mevcut bilgi'lerini aşmıştır, çoğu mantık önermesi artık bilgi taşımaz, zincirin halkalarını gerçek/ham bilgilerin çürük çıktıları oluşturmaktadır. Bu tür ?düşünür'lerin ?mevcut bilgi' düzeyleri ise aslında göreceli olarak düşüktür; çünkü tüm bilgileri usavurmanın döngüsüne katmamışlardır.

Örneğin bir direniş doktrini oluşturmaya çalışan ?Donatien Alphonse François le Marquis de Sade'; (Fransız aristokrat ve felsefe yazarı) doğa boyutundan baktığında, gerek ritüel yahut kült kaynaklı olsun, gerekse tarihî birikim olarak ele alınsın, insanî özellikler olan tüm kültürün yitirileceğinin, nasıl sonuçlar doğuracağının (mental) deneysel çalışmalarını sunmuştur. İnanç boyutu ile ilgilenmesinin tek nedeni de; yaradılış ve amacının bu özgürlükleri kısıtlayan, hatta insanî nitelikleri koruyan bir engel olmasındandır. Yani asıl direnişi ahlâk özgürlüğüne yönelmişse, ahlâk kurallarının, dinden kaynaklanmasındandır. Direnişi, ?yaradılan kul' olmak düşüncesinin ?yönetilen köle' olmakla eşdeğerliğine yönelmişse; yaradan karşı bir başkaldırıdır.

Akıl, tüm bilgileri değerlendiren ve insanı daha bir faunadan uzaklaştıran (uygar) bir bilinç aracı olarak, bireyleri uzlaşmacı, ıslah edici yaşam biçimine yönlendirir. Doğa ise, akıl gerektirmez; aklın olmadığı her yerde doğa veya güdü vardır, akıl denetimi dışındadır. Eğer bir konuda akıl yürütmenin çapı, bilgi sınırlarını aşmış ise orada mantıklı sonuçlardan, yaşam için düzenleyici (türevsel) bilgilere ulaşıldığından söz etmek mümkün değildir. Bu durumda aklın kendisi, bilgilerden uzaklaşmış olur ve bilgiye dayanmayan (daha çok bilgi açıklarını kapatmayı teminen uydurulan safsataları içeren) obsesyonlara yönelir.

Sonuç, hiç de şaşırtıcı değildir: delilik!

20 Şubat 2013 4-5 dakika 64 denemesi var.
Beğenenler (1)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (9)
  • 12 yıl önce

    Bizim toplum felsefeyi ve felsefecileri pek tutmaz kanımca. Hatta amiyane tabir ile dilimize yerleşmiş bir deyim de vardır, çok konuşan insanlara ''Felsefe yapma'' deriz. Oysa ki felsefe saygın bir bilim dalıdır, bilimlerin de temeli olduğu söylenir. Geçmişten günümüze bir çok felsefeci bu dünyada yaşamış ve zamanı gelince ahiret yolunu tutmuştur. Felsefenin en büyük uğraştığı konu ''Akıl''dır kanımca. Yazının en başındada belirttiğiniz gibi ''Kişinin kendisini, çevresini, etrafında dönen olayları anlama, yorumlama, öğrenme, kısaca gerçeği arama çabası'' İnsan varolduğu müddetçe felsefede varlığını sürdürecektir. Çok fazla ilgi alanım olmamak ile birlikte yazınız kayda değer bir yazı olduğu için ufak bir ziyaret olarak kabul edin. Kutlarım içtenlikle Orhan bey...🤐

  • 12 yıl önce

    Sayın Seyfi KARACA,

    geri gönüşünüz onurlandırdı..

    yanıtınız yeni bir 'açıklama' türü makale doğuracak derecede derindi. şimdi kitap kurdu olarak dalıyorum kütüphâneye, bir zaman sonra burada olacağım.

    hiçbir yere ayrılmayınız; yine görüşeceğiz bu sayfada :)

    nicelerine, selamla. Orhan_Tİ

  • 12 yıl önce

    Sayın Şiirkolik Seçki Heyetine,

    seçkiye alışınız, kalemimi onurlandırdı..

    nicelerine, selamla. Orhan_Tİ

  • 12 yıl önce

    Sayın Zeytinci,

    geri gönüşünüz onurlandırdı..

    efendim, bir yandan akılcı düşünmenin gereği, öte yandan da bunların sınırlarının doğru belirlenmesi adına, birşeyler yazmaktayız.

    içeriğinin irdelenmesi; felsefeyi seven dostlarımızın artmasına, onların da karşı görüşler vermesine bağlı.

    bu anlamda sayın Karaca, gününü görecektir :) kendisi karşı görüşünü belirtmiş olup, heyecanla dönüş yapacağım bir açıklayıcı nâif yanıt + makaleye muhâtap olmak durumunda kalacaktır. sağ olsunlar.

    nicelerine, selamla. Orhan_Tİ