Dur Sen Gitme - 1

Ben giderim istedigin yere...
Tatlı tatlı uyuyordun sabaha karşı gelmelerimde...
Aşkla bakan gözlerini kapatmışsın sanki hiç ben yokmuşum gibi...
Kestane rengi uzun saçların dağılmış yastığına.
Alnına düşenleri topladım, sen uyanmadan.

Öpemedim.

Gecenin hırsızı gibi geldim. Korktum, uyanacaksın diye.
Sadece kokladım lambayı yakmadan oda kapısından.
Kaşların, kirpiklerinin ok gibi deldi geçti içimi.
Yanağındaki pembe renk, huzur içinde uyuduğunu ispatı gibi bana.
Kulaklarındaki kırmızılıklar ise uyuduğun süre içinde nasıl da bir o yana bir bu yana döndüğünün belgesi adeta. Boynundan yayılan kokun gözlerimin dolmasına neden oluyor bir an. Derin iç çekişlerimde. Çarşafında altında incecik bedenini gece tüm çabalarına karşı bozamamışsın. Ellerin iki yana açılmış, teslim olmuş gibisin rüyalarındaki savaşa.
O kadar narinler ki.

Dokunamadım.

Oturdum ayakucuna ve uzun bir süre kala kaldım orada.
Sadece sen vardın. Pencereden sızan ay ışığında gece sen oluvermişti.
Yattığın yatak, duvarların rengi, tavandaki avize, ortalarda dolaşan oksijen bile.
Saat bana sen var, ama tik takları sen sen diyordu geçenin sessizliğinde kulağıma.
Alnımda terler boncuk. boncuk silmiyorum kime ne. İki elimi koymuşum yanağıma sana bakıyorum. Bize bakıyorum. Ter akıp geliyor gözlerime. Acıtıyor tuz. Ağlamaya an var utanmalarımda...
Gecenin sessizliğini delip kulağıma tünemiş kuşları kaçırırcasına 'baba' diye sesleniyor kızım bana. Geldiğimi tek o fark etmiş. Beklide rüyasında ben vardım. Sen uyanmadan koşuyorum yanına. 'Mimi' sen misin diyor bana ve kollarını uzatıyor, al der gibi sarıl bana. Yeni kelimeler öğrenmiş sıralıyor ardı ardına kucağımda ve uyuyor. Ben ise gecenin derinliğine, sessizliğine sen sizliğine dönüyorum. Oysaki bir oda uzağımdasın, ne kadar yakın bana. Tekrar ayak ucuna geçiyorum sesiz. Saçların yüzünü örtmüş. Ellerinle düzeltmeye çalışıyorsun ama olmuyor. Geliyorum yardımına, şimdi elim eline temas ediyor. Uykunda elimi tutuyorsun. Nefes almıyorum, öylece kalıyorum. Sonra yine derinlere dalıyorsun, elin elimden kaymaya başlıyor yatağın kenarına doğru. Bırakıyorum elini usulca.

Uyandırmadan.

Kokun tüm odayı doldurmuş. Burnumu tıkasalar gözümden kulağımdan tenimin her hücresinden tek tek geçip gelir bana. Nefeslerin sıklaşıyor, kıpırdanıyorsun yatağında. Anlıyorum ki bir rüya takıldı uykularına.

Bekliyorum!

Geçsin diye, ama sen sıçrıyorsun bir an yatağından ismimle. Hiç yadırgamadan, sanki orada olduğumu biliyor gibi sarılıyorsun boynuma. Hiçbir şey olmamış gibi fısıldıyorsun iki kelime kulağıma

Seni seviyorum...

Dilim damağıma yapışıyor. Ne yapacağını şaşırmış, ürkmüş bir savunmasız serçe oluyorum ve utanıyorum kollarında.

04 Ağustos 2008 2-3 dakika 4 öyküsü var.
Beğenenler (10)

Henüz beğenen olmamış :(

Yorumlar (11)
  • 15 yıl önce

    😥 yoruma gerek var mı...

    yine bir bulut kara klasiği.sizi okumak şiir,öykü ne olursa olsun..büyük keyif..

    kaleminiz dert görmesin..

    nazarboncuğu

  • 15 yıl önce

    aşkın izleri korkuda saklı kalmış . ama en cokta aldatıpta yüze bakamamak hisi uyandı bende insanı korkular yönetir kimi zaman buda kaybetme ve yok olma korkusu gibi sarıyor teni ve en büyük korku yalnızlık işnin zordur onunla kolay gelsin yüreğine

  • 15 yıl önce

    çok büyük derin bir sevgi buldum öykünüzde, hiç tükenmesin bu güzel sevgi

    elinize emeğinize sağlık. zevkle okudum...

  • 15 yıl önce

    Geçsin diye, ama sen sıçrıyorsun bir an yatağından ismimle. Hiç yadırgamadan, sanki orada olduğumu biliyor gibi sarılıyorsun boynuma. Hiçbir şey olmamış gibi fısıldıyorsun iki kelime kulağıma

    SENİ SEVİYORUM...

    Dilim damağıma yapışıyor. Ne yapacağını şaşırmış, ürkmüş bir savunmasız serçe oluyorum ve utanıyorum kollarında.

    Yaaa aglama ıstıyorummm nasıl bı anlatım seklıdır bu... ınanılmaz

    👍👍👍👍😊

  • 15 yıl önce

    çokgüzel kaleminize sağlık