Anlat İstanbul

Birbirimize kaldık gördün mü yine,
Caka satacak ne vardı bu kadar sanki,
Ah be!!!
İrticai benliğimle dolaştığım/dolambaçlı yollarında,
Bakmaya kıyamadığım/camgöbeği gözlerine,
Ah be!!!

Üzgünüm ama çatlasın ölüm hasedinden,
Şimdi ben bürüneceğim sessizliğe,
Çektim mi mihenk taşını dilimden,
Sen başla olur mu?
Başla ve tek lahzayı dahi boşa geçirme,
Anlat İstanbul.

Yüreğine kazılı Galata'nın ta tepesinden,
Tecil ettirip bütün korkularını,
Kafa tutanlar var ya sana/başla önce onlardan,
Yakalanmış gibi dağcaya,
El pençe titreyenlere inat karşında,
Cendereye seni nasıl sevk ettiklerini,
Nasıl bağrını deldiklerini,
Oluk oluk akan kanları bileyim şafak vakti.

Söyle bana Beyoğlu'nu,
Daha sağlam çelikten bileği bükülmez dostlukları,
Bazen,
İç içe geçtiği gerçeği ile sahtesinin,
Oku sol yanıma doğru tebessüm manifestolarını,
Birkaç bozuk para içinde kutusu yere yüz çevirmiş,
Gitardan,
Ve tam sağ yanında ki,
Bahset bana mızıka çalan şu çocuktan.

Söz aç Üsküdar'dan sonra,
Hiç es geçmeden selamladığı martıların,
Usulca kıyısına vuran dalgaların,
Saçlarını tarayan ılgın rüzgarın eşliğinde,
Kız Kulesi olsun dilinde,
Öyle içten anki onun adını,
Hani bir ana özlemi gibi,
Ufalansın hasret yüreğinde böylece.

Çamlıca'yı kelimelere dök benim için,
Bembeyaz bertaraf edilmemiş,
Eğliçisinden hibe gelinliği ile,
Olsun lakin el etek çekilmiş,
Bir tek hiç kimseler orada gezinsin,
En masum düşleri ile.

Yorulmak yok!
Usanç duymadan ben seni dinlerken,
Orhan Veli'yi konuş,
?'Sen Beyaz Bir Kadınsın'' diye fısılda dört yana,
Tasasız ol,
Attilla İlhan'da yanımızda hala.

Eğri otur doğru konuş şimdide,
Sevdaların biletten yoksun tıkış tıkış,
Balık istifi misali,
Doluştuğu vagonlardan konuş,
Hiç kalktığı istasyona dönmeyen yolculardan,
Pusulası kayıp,
Es geçtiği rüzgarın,
Tek bir limanın dahi kabul etmediği,
Vapurlardan,
Konuş,
Hatta bağır çağır söv...

Villaların boğaza nazır,
Üvey evlatları gecekonduları,
Semaverde kaynayan umutları,
Bilirsin!!!
Köprü altlarında,
?'Bir Yaz Gecesi Rüyası'' yerine,
Bin zemheri ayazı kabusu görenleri,
İyi bilirsin!!!

Zincirlikuyu'da/Karacaahmet'te,
Ortak mekanda ikamet edenlere,
Rahmet olsun,
Sen isimsiz musallalarda yatanları,
Anlat bana.

Bak!!!
Tutamadım işte sözümü/dizelerimi,
Konuşan bendim hep,
Hiç olmazsa sımsıkı sarıl bana,
Sen;
Sağanak yağmurlarla,
Gök gürültüleriyle ağla,
Ben;
Göz yaşlarıyla,
Hıçkırıklarla sana katılayım,
Ağla İstanbul.