Asude_i Hatırata Onbinmilyonuncu Şiir
doktora götürdüm dün çocukluğumu;sahipsiz bir gözyaşı karışmış kanıma bir zamanlar.... hiç bir tahlile konuşmadın yine.... bulamadılar...
S.Akdeniz
karmakarışık bir tezat aslında
bu aşka icab_ı davet
suyu çoktan kesilmiş bir musluğu
an be an ziyaret...!
yapıştırdıkça (s) kana susamış çeneyi dudaklarına
bilir misin
bir kefen daha serer aklım çocukluğuma
ve
uyanırım metal kurnanın suskusu değdikçe alnımın ayazına
onbinmilyonuncu unutamama seanslarımda...!
zihinde yokluğunun ters tezahürüne parandeler attıran k/ayıp ülkem
sevilgen bir hatıratın ayak uçlarında yaşayan afet
sen;
görmeden
duymadan
ve tanımadan
adını her duyan öperken yürek dudaklarından
bir kere daha
bir daha
ve bitimsiz...
ve bitmeyen tükenmeyen eşekliğimi sorgularken
her katıksız lokmada bir daha sokarken gözüme gözüme
bilmezsin
unsurunu vuran! suç failliği yapışır atletimden cüsseme...!
ama...
sen yine de bilme
yanımda yatarken üzerini örten öpücüklerimi
görme; bir yanı boş dünyamı dengelediğini
bilme isterim yazdıklarımı
duyma
hatta
hissetme bile...
suçlusun ya
suçluysan o da böyle işte...!
ama şunu bil
en az bende suçlusun yine
suçun, korkularım kadar c/esaretindendi
hesabı ödenmiş ama alınmamış bir alışverişte!
suçun hesapsız mükemmel olmak kadardı işte...!
bakma sen bana
ve üzülme sakın
suç değil hala, lügatın anavatanında
suç değil, bölüşülmeyen aşklar hala bu ülkede
ben gibi kıskançlar
sanmaki; serbest dolaşım hakkını kullanıyor!
sanma ,cezası kesinleşmemiş!
kendi kafesinde serbest voltalarda
ve üzülme biricik ;
hala kimse zürriyetini seçemiyor bu ülkede
aşk gibi
hala;
zenginlik de suç değil
yeterince insanlık giyinmemiş cüsselere...!
bir de
üzerime kuşandığım töhmetin acısını bil isterdim aslında
kendi yaralarının sağdıcında güveylik nedir!
gün be gün darbe üzerine darbe!
pişmanlık hiç bir rejimle erimiyor mesela
sana sevmek nedir öğrettim ya
pişman değilim de asla
ah bir de kendime kahretmemeyi öğretebilsem ya...!
ve biliyorum kahretsin
hala terkedemedim sen gibi
katıksız sevdana olası bir düş yangısı olduğum gerçeğini
hangi şaşkın deniz kendi balığını yutar!
hangi aklı başında kartal bir kratere ev yapar sorularının hengameliğini...!
kahretsin
biliyorum
közü bitmeyen bir dinamit sobası koyduğumu rüyalarına
bilirim;
dayanmaz bazen boruların!
neleri yakalarsın
neler yakarsın
neler neler yanar...!
suçluyum
biliyorum
adımın peymane bir sevda literatüründe hırsızlık okunduğunu
terkibinden haberdar olmadığın düşler kadar bilinmez olduğunu
hala aşk hırsızlığı failliği suç yazılmıyorken ülkede
ondan
habire idamlara uzatıyorum kardelen gibi boynumu işte
sırtımda teri soğumamış bir rüzgar
dört mevsim kar yağıyor kar!..
ya olduğum gibi olmaktı erekten düşüme konanlar
ya da saraya zoraki girmiş bir dilenci!
ya çok sevmenin zararıydı giyindiğim
ya herkesin dediği gibi
korkaktım vesselam....!
bir de eğer yazmasam.
bilmiyorum
yaşar mıdım bu kadar..!
ToprağınSesi
içime işleyen bir şiir daha...okuduktan sonra offf of dediğim....
bir de eğer yazmasam. bilmiyorum yaşar mıdım bu kadar..! 👍
hele bu son bölüm...
ne söylesem az.....
yüreğini kalemini kutlarım Serhat..
tebrikler ..👑👑👑👑👑
sevgiyle
sesizce yürekte büyütülmüş,içinde kavruldukça kavrulmuş,yıllarca dayanılması güç durumlara rağmen içine hapsedilmiş bir aşk şiiri...sevgiliye verilmesi gereken tüm toleranslar verilmiş.kötü olan hiçbirşey yakıştırılmamış.yıllara rağmen,yüreğinin bir köşesine hapsedilip oradan da mısralara yansıyan bir aşk öyküsüydü lugatımca anlatılan.. kutlarım abisi kalemini.
şair yüreğin dert görmesın..harkulade bır lahza...bın bab-ı aralar bu mısralar...