Ayaklarım

Yürüsem

Bir tabur uygun adım yürüyecek benimle

Ellerinde çelenk

Bir tabut yürüyecek

Vatan borcunu ödeyen

Bir anne hüznü tazeliğinde


Eskiden

Kemikleri sızlatan bir marş gibi mangalarda

Bir tabur askeri coşturacak kadar gürdü sesim

Verdiğim tekmiller

Törenlerde okuduğum şiirler


Kuşları kaçıracak kadar yok şimdi bende ondan

Bağırsam gırtlağımda bir öksürük

Hiç bir yere varamayacak

Rüzgarın uğultusunda yıpranıp kaybolacak


Neden benim ellerimde gülüyor bombalar

Beyaz hırkasında kuşlar soluyor annemin

Beni döven annemin elleri ne güzel


Kimdi bilen var mı beni?

Geriye bana dahil

Yazgım ne kadar kara

Sırtımda yaşamak, altın bir semer gibi gösterişli

Ama ne fayda

Anlamayacağım bir mertek kafama vurmayınca

En sonunda


Çünkü suçlarım vardı

Günahlarım

Utançtan yapılma birer bağımsız dağlardı

Göğe bakmak güzel ama yüzüm yok

Yoldan geçen her çocuğa gülümseye bilsem bile

Kimse duymayacak biliyorum

Senin dışında


Benim ayaklarım

Çiçeklerin yanından geçerken cambazları bile kıskandıracak kadar güzeldi

Karıncalara güven veren bir sadelik ile yoğrulurdu her gece

Sabahları ise bambaşka acılara hayranlık duyardı

Vay beni ölümle baş başa bırakan bu dert

Nasıl bir derttir ki o bana şehri dolaştıran

Yürüyüşüm bir şeyleri anlatacak kadar cesur

Duruşum, ölümü zorlayacak kadar gürbüz

Stabil

İsyan çıkaracak kadar halktan

Yağmurun toprağa gizemi gibi hak'tan


Ayaklarım durmak için yorgun

Yüreğim

Eşi olmayan çoraplarım gibi delik deşik


Ömer Altıntaş

09 Şubat 2021 127 şiiri var.
Beğenenler (19)
Yorumlar (15)
  • 3 yıl önce

    Bazı şiirler demleme demleme /dinleme dinleme okunmalı. Şiiriniz o şiirlerden. Sanki bir akşam üstü göğün karanlığına inat tüm yıldızlar daha da parlamaya başlamış, ve insanın göğünde / göğsünde bir ışık hüzmesi bombardımanı. Hiç kolay değildir aydınlığı aramak, bulmak ve ona bakmak. Yitirilenler, tüm acı ve hüzünlerden geçerek, onlarla yoğrularak. Bu lii