Bir Varmış Bir Yokmuş
Biliyorum,
Sen kuyularından en çok sabah'ları çekerdin.
Uykusuz gözlerin vardı anlaşılmayan.
Çamur kaç kez anlatır kendini...
Düşündükçe,
Düşe kalka kimsesizliğe büyürdün.
Her kalkışın güneş,
Her düşüşün geceydi.
Söylenmemiş harfler saçlarına örüldüğünde,
Ellerini bağlardın salıncakların.
Bilirsin,
Her gidişte duvarlara ölü bir kelebek çarpar,
Her gelişse zengin bir hikayedir.
Öznesi öncesizliğin,
Yüklemi di'li geçmişlerin.
Bir varmış bir yokmuş,
Orman telaşlıymış talaş kokusunda.
Ve umut naftalinmiş ömür törpüsünde.
Evvel zaman içinde ;
İçine küfür doldurulmuş milyonlarca fidan,
Avurtlarını çökerttiğinde,
Halka halka ayaklanırdın.
Oysa,
Gece kör,
Gündüz sağır.
Heceler yorgun ve ağır,
Şiir taşıyıp duruyorlar.
Çelimsiz gövdene aldırmadan.
Ve zaman,
Zaman hala sınıyor seni,
Henüz kirpiklerin kurumadan.
Ah esaretim!
Ah benim unutulmuş kimliğim!
Bilmez misin,
Ben ancak sende dinginleşirim.
Gökten üç elma düştü!
Biri sana,
Biri bana.
Biri de çocuk mezarlarıma...
Oysa, Gece kör, Gündüz sağır. Heceler yorgun ve ağır, Şiir taşıyıp duruyorlar. Çelimsiz gövdene aldırmadan.
harika misralardi...tebrikler sair yürege👍👍👍