Elveda

Şehrin üzerine saldılar kara çarşaf kederi
Ses, bocalanıyordu sessiz adaletin dizleri dibinde
Zülüfleri gözlerinde bir çaresizlik belirdi
Ufkun asil mabetlerinden içeri

Kimse konuşmadı susan adaletin camgöbeğinde
Korkunç rüyaların öte yanından
Dertlerin hüzün yağmurundan kopardılar
Küçücük kız çocuğunu
Ölüm yağmalandı üzerine

Bir taraftan yağlı urgan
Bulut bulut indi gökten
Efsane yazdı namına kalem, kâğıt
Safran sarısı çölden.

Çığlığının tizinde acı bir gözyaşı
Öyle bir azaba daldı ki alnı
Tek hece soysuz dört şahit iniltisi.
Ensemde duruyor o kahpe kurşunun
Hain, ardım sıra direnişi

Koca bir şehre saldılar zifiri üzüm şırası gözlerini
Kanla boyadılar henüz örtülememiş beden
Sevda'yı büyüttükleri sokağı

Gam doldu sahili olmayan Üsküp yağmurlarına
Limansız savaş gemileri yanaştı
Tutuklu kalmış özgür yüreklere
Bir nezaretin tahta tezgâhında asılı duruyor
Damlamaya son kalmış halsiz bakışları

Yarsız kalmış dev bir mecnunu gerdiler çarmıha
Her duaya bir haç geçirdiler
Dallanıp budaklanan yaralara
Zarifçe sözlerini değdirdiler
O hiç doğmamış körpe gülleri
Falakaya yatırıp âleme ibret ettiler


Bahara kayıyordu güz fısıltı halinde
Can çekişirken yağmur, güneşin eteklerinde
Bir katliam vurdu Türklüğün alnından
Hak hukuk diyen karaçalı dibinde yılan

Kapandı kapıların ardında namus
İffet kaldı namerdin koynunda
Öyle cansız öyle suçsuz

İtilip kakıldı masum
Şaha kalktı kaymakam
Ruhları önünde indi yalan huzura
Harekât başlatıldı gece beklenirken

Aşkı ayaktan başladılar kurutmaya
Bir emir ki soludu havayı

Muallimin gözleri önünde serdiler yere
Kitab-ı mukaddes saydığı anayı

Yığınla kuzu kondu toprağa
Tertemiz, seçilmiş bir otlak bulundu
Kaymakama ot, kuzuya koç sunuldu
Hâlâ kuruyordu ayakları aşkın
Panzehirsiz bir yaraya matem tutuştu
Cenneti açtılar mazlumların emrine
Bir babanın feryadına
Ateşi yüce o cehennem koştu

Lav aktı dudaklarından dört sefil şahidin
Elleri çıra oldu alevlerin koyun sokumunda
Kulaklarına girdi volkanlar
Patladı, bir kez daha patladı
O, doğruyu yalan sayan kulaklar
Teraziyi kırdı günahsızlara çektirilen günahlar

Muallimin şarap çanağı gözleri taştı
Aşkları ayaktan başlamıştı kurumaya
Tek kelime çıktı tabutlarından
?Cennet yeter aşka kavuşmağa?

Süte irin bulaştırdı halk
Öksüz bebelere bırakıldı geleceğe dair
Varsa doğru kalmış savunulası hak

İşkenceyle aldılar canını muallimin
İri şehir, döktü süt küpünü eşkıyanın tabanına
Kurudu ayakları aşkın
Ve zarifçe astılar küçük kız çocuğunun,
Zarif boynunu yağlı urgana.

27 Aralık 2008 38 şiiri var.
Beğenenler (12)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (19)
  • 16 yıl önce

    İşkenceyle aldılar canını muallimin İri şehir, döktü süt küpünü eşkıyanın tabanına Kurudu ayakları aşkın Ve zarifçe astılar küçük kız çocuğunun, Zarif boynunu yağlı urgana.

    şiir su gibi akıyor hüznü koynuna alarak sonra birden hançerleniyoruz göğsümüzden finale düşen kız çocuğunun bedeninden...

    çok anlamlı ve güzel bir şiirdi.. seçkinizi kutluyorum içtenlikle...

  • 16 yıl önce

    🤐🤐😙👍 bazen kelimeler yetmez yapılanlara yazılanlara

  • 16 yıl önce

    daha önce çok beğendiğimi belirtmiştim. böylesi güzel bir şiiri kutlarken, günün şiirine layık görenleri de unutmamak gerekir...

    ayakta alkışlanır...

    saygılarımla

  • 16 yıl önce

    Güne yakışır bir şiir tam isabet 😙

    Kutlarım Hilal hanım 👍👍

  • 16 yıl önce

    Günün sairini ve bu güzel sirini yürekten kutluyorum👍👍👍