Felaketine Gelemem Çocuk

illede mehtabın rengi var yaşamda
yok sayarsam
asfaltım
duvarım
ağır işçilik
retinam çeker
ben çekerim
hem kimene uçsuz bucaksızlığımdan...

geçen sene
rest dedim bir filmde Van'a gittim
senaryo değil bir genç kızın
Van Gölü'nde çamaşır tokaçlaması
eşarbının sulara kapılması
hayran bir gencin gölü boğazlaması
sonrası aşk dedikodusu
kızın dar ağacına saçlarından asılması
kuru yaprak gibi
gözlerimin önünde
kız öldü
koptum filmden
cinnet suskunluğu
ihsan etmeyen lanet çığlık
bir kazan kaynıyordu şehrimde
apar topar mehtabın rengine döndüm...


olan oldu
hesabına aklımı satırladığım doğal felaket
inadına yaşamın rengi derken
sen arka sokakta üzüm satıyordun
futbol topunda aklın
karmakarışık
üç kuruşluk akşamı istifliyordun
hınzır akşamlar hiç olmasa
hoş çelik örgü gün ortasında dahasını düşlemek
düşünsene zelzelesiz
anası satılmış bir şehir kadar zengin
burun kıvırmayan bilgini
dehası bol caddelerinin
tanrım!
tepeden sızma gök ışığı...
evet işte bu
romantizm uyar ergen çağa
mesela
ayna gibi parlayan iskarpinlerinle
eşarbını yandan bağlamış Hazal'ın peşindesin
bir sevdanın sonsuzluğunu elbet düşün
misal
gölde hiç yaşanmamış eşarp cinneti
kayalıklarının çatlamadığını
yavan ekmekle dudağının yarılmadığını
çayda çimen
çayırda türben
ne bileyim
imanına düşün derim
çocuk anadoluda yaşıyorsun
doğuştan depremzede güleç yüzün
sen ki bir felakete kıskıvrak yakalanmışsın
sen ki ak ellerine simsiyah örtüleri dolamışsın
kazıdığın renk cümbüşü
ne ki
evelinde sübyan çehren dağın buz gibi yüzüne çarpmış
şah damarını yakan isot acısı gibidir yoksulluk bilirsin
sen ki taş zeminlere yüreğini katarak yandın
gocunmadın tok kalktın
seni iyi tanırım
kesin umudu mehtabın rengine astın
elini yüzünü yıkar
bunu götürür
ahvâlin
harcın
toprağın...

anadoluda yaşıyorsun tanışıyoruz be çocuk !
tarihin kadar kalender ayağının tozu
düşün bu yüzden
sana ''ardıç'' demiştir şair
fikrinin ince gülü bile 600 yıl yaşayabilir
deprem ne ki
her dem alnının akıyla mehtabın rengine bulanırsın...


şimdi tabiatından bu da geçer
çok geçmiş olsun
çağırma!
felaketine gelemem çocuk...

13 Aralık 2011 416 şiiri var.
Beğenenler (16)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (23)
  • 13 yıl önce

    şimdi tabiatından bu da geçer çok geçmiş olsun çağırma! felaketine gelemem çocuk...

    gitmemiz gerkmezmi Aslı sultan her ağlayan çocuk bizden değilmi, içimiz yanmazmı. yoksa inasnlığı mı kaybettik. ellerin dert göremesin güzel bir şiir

  • 13 yıl önce

    elinize sağlık efendim👍👍👍👍👍

  • 13 yıl önce

    anadoluda yaşıyorsun tanışıyoruz be çocuk ! çarığının tozu tarihin kadar kalender düşün bu yüzden sana ardıç demiştir şair fikrinin ince gülü 600 yıl bile yaşayabilir deprem ne ki her dem alnının akıyla mehtabın rengine bulanırsın... Anadolu'da yaşamanın bedeli ağırdır.Yaşayan her an bedel ödemeye hazır olmalı.Bazen kelle koltukta gezmeli.Bu yüzdeb ben uygarlık yiyen çoğrafya diyorum Anadolu'ya.Bunca beşeri acılar yetmezmiş gibi bir de doğal acılar.Say ki say.Biteceği yok.Biz yinede sevdalıyız Anadoluya.Elinize sağlık.Sevgiler.😙😙😙😙😙😙😙

  • 13 yıl önce

    Kelimler ile mısralarla adeta hayatın resmi çizilmiş. Okuduğumuz gerçekler iyi bir şairin gözünden sonra da kaleminden çıkıp gelmiş. Güzeldi Aslı hanım kutlarım, saygıyla...👍

  • 13 yıl önce

    anadoluda yaşıyorsun tanışıyoruz be çocuk ! çarığının tozu tarihin kadar kalender düşün bu yüzden sana ardıç demiştir şair fikrinin ince gülü 600 yıl bile yaşayabilir deprem ne ki her dem alnının akıyla mehtabın rengine bulanırsın...

    yürekler yakan bir şiir...yüreyiniz dert görmesin..Kutlarım Asli hanım...