Gece Yüreğinde Süveyda Düşler
Siyah duruyor yıldızlar
Gece hüzünleniyor
Son nefes daha uykuya dalıyor işte
Uyuyor yüreğim süveyda düşümüne...
Var mıyım?
Yok muyum?
Duyuyor,
Konuşuyor muyum?
Zaman sağırlığıyla sustukça
Tutkun bir ninniyle düşüyor hülyalarım yastığa
Sohbetine susadığımı anlatıyor yalnızlık
Kayıp giden ellerimden,
Gözlerimden silinmeyi bekleyen
Adını koyamadığım sessizlikte sendeleyen hasretle pişiyor ıstırabım
Suskunluğum kol gezdikçe
Kır saçlı özlemimi sayıklıyor kulağıma
Ağlayan rüzgâr...
Korkuyorum,
Ruhuma sinen kokunun kayıp gitmesinden
Hayalinin başucu hüznüyle avunurken
Korkuyorum sessizlikten
Ölüm lal oldukça sigara dudağında
Gri dumanın nikotin halkasında daralıyor
En amansız kaidem...
Yumsam diyorum usulca gözlerimi umut mavisine
Saklanır mı düşlerim kâbuslarımdan?
Solmadan hayatın rengi yüzümde
Tenime gül kızarığı bir buse düşer mi?
Umudun kelebek sesi!
Ah... Yine gam ortasında
Yüreğime bulanır güz
Yanık bir ninniye soluk sürünce
Darmadağınık, çaresiz...
Uyanamaz rüyadan büyüyen gözbebeğim
Bakışlarımın uçurum yamacında acemi pabuçlarım
Nirvana'ya ulaşmak mı mucize-i sitemim
Yüreği kabartan bir ezginin dudağında ağlaşan
Biliyorum ki değişmeyecek yazgı
Dil besteyim ıslanan ümitlerde
Yeniden esrik yeniden titrek...
Bir damla yol uzanır tenimden
Özlem kokan uzaklıklarıma
Bütün sancımalarımı kanatıp gecenin yüreğine
Kumsalları aşacağım birkaç deniz kabuğu alıp
Bir haylaz çocuğu büyütüp içimde
Aşkın suya fısıltısını yazacağım beyaz sayfaya
Ana dilimden ırgatlık edip
Türkülere nefes süreceğim
Soluğunda esecek özlem çığlığım
Bir damla deniz dökeceğim
Kış vurmadan satır başına aralıksız ocağa güleceğim
Yürek koysam da aman koparıp
Gönül muzdarip laf kalabalığımdan
Susuyorum sebepli...
İki bakış ortasında
Salınarak duran gecenin siyah olduğunu nasıl fark etmez insan
Camları kırılınca düş evimizin koyu karanlıktan
Kafeste vuruldu muhabbetimiz
Korkuya davetkâr bir çıtırtıda
Anlamadan adını anamadan...
Mevsim bitiği bir yağmur değiyor canıma
Islandıkça firari mutluluğun sızısı vuruyor saatin kadranına
Zaman aktıkça hüzzam soyunuyor büyüyen vuslatıma
Ruhum uçuyor kör karanlığa
Paydos zamanlarımın ağrı eşiği
İrkildikçe iki şehrin mavi damlalarından
D/üşüyorum yokluğunun tenime sinen buğusunda/n
Sen uyu yüreğimde kımıldamadan
Nasılsa yazıldı suya gece mavisi hüzün
Bak toprak altına saklandı son kardelen...
Not:Yaş/l/anmış hayat hikayeleri...
kocamandı şiir...
şairi kadar...
tebrik çok dağımm.. sevgimle...
Yüreğinin ortasına düşüp yerleşen kara bir benektir şairin sızılarının nedeni.
Gece, karanlık, düş aracılığıyla dile getirmiştir.
Yaşanmış ve yaşlanmış yaşam öyküleri olarak sunmuştur.
Hüznü sessiz çığlık olmuştur.
Kutluyorum.
Bir öğlen saatinde,bir Ankara soğuğunda..aldı götürdü dizelerin beni ruhumla beynimin arasındaki uzun bilinmez yolculuklara...mükemmeldi..tek kelime ile ve
Ölüm lal oldukça sigara dudağında Gri dumanın nikotin halkasında daralıyor En amansız kaidem...durdum,duruyorum ...sevgiler Hazala
h.karadağ...
not'a bayıldım 😆
tebrikler...