Giz/el/la

-----
Seher vakti yıldız kovaladım mavi aralansın diye
Gözlerindeki sürmeyi çaldım alnımın karasına
Mavi bir nefes olsun bakışların yüreğime
Su gibi berrak
Toprak gibi bereket
Rüzgar gibi ferah

ah bir zerre olabilsem yüreğinde sevgi
iki söz
iki kelime aşk
duyabilsem dilinin ezber yerinde en mütena duygu
hizasız ve ölçüsüz
taşınabilse yüreğinin en güzel köşesinde benden bir iz
sihirsiz ve kisvesiz
düşse ben gibi içine sevgi
görsen ben gibi her bakışın sevgi

ardın sıra sabahsız kentimi bıraktın
döküm döküm göz yağmaklarım
ah giz/el/la
adın dilimde ezber
alışılmadık bir biçimde
kuytularım sessiz
kuytularım sensiz


ellerinde ağlardım bir defa ağlaklarıma dokunsan
bir defa giz/el/la ağlamalarıma ağlayabilsen
söylediğim her söz sevdan
haykırışlarımı durdurabilsen

gidişlerin bitmemiş bir şiirin ip ucu gibi
döver sabahlarımı ufkuma düşen hayalin
hayat ve ölüm
ah giz/el/la ikiz kardeş gibi
varlığın varlığım
yokluğun ölüm telaşım
yıldızlar uzanır demiştin sere serpe şu an
ayalarımı uzatsam dokunacak dua niyetine
uzansam çırılçıplak koynuna samanyolunun
bedbaht olmuş sevgileri yeniden yontabilsem

gece yorgun sıyrılır
eteklerinden tan vaktinin
ben göz vurmadım bir kez daha uykuya
ah kâr içindeyim ağyara tutkun
içimde serkeş bir ateşin yanığı
alev alev aydınlatır dumanında gözlerimi
karşımda aramıza sır çeken dağların saçları tutuşmuş
ah kâr keser bitmez bir yangının tarafı
ahhh..!!
giz/el/la
giz kadar çözülmez sevin
efsunlu bir el olsam saçında
lâ kadar mukaddes dualarımı kabul etse yaradan

her sabah giz/el/la her sabah
ayrı bir düzen sürülür dünyama
dört parçaya bölünmüş yüreğimi çiğner yokluğun
uzar sokağından her geçişimdeki ızdırap

akşam yorgun
karartılar yorgun
ayışığı sonatını hatırla
ayaklarımın ağrısından durmadan yürürken hayal ufkuna
bozar sessizliğimi anımsadığım şen gülüşün
ah giz/el/la
gizlisin bende
adın gizli yüreğimde
ömürsün bende ömrümden de öte