İhanetin Arka Sokağı

Sıkıştırılmış düzenden çıkıyorum yüzeyin kokusuna
Eski tanıdıkların solgun yüzleri birer birer geçiyor yanımdan
En çok da beraber ağladığımız sabahlar suskun bu hikayede,

Ten mi...
O hazin izler ki
Kaç şelaleye dönüşür gözyaşlarınızda
Kirpiklerinizden ayak uçlarınıza arınma telaşında
Kaybolur gider kendi kanınızda.

Sağduyunuza övgüler yağarken boğuldunuz mu kuşkularınızda
Güvendiğiniz dağ çiçekleri soldu mu yaralarınıza
Kar yağarken çocukluğunuzdan bir nebze
İçine buzullar yerleştirildi mi ağırlığınca...


Şarkılar ah şarkılar!
Bir güftesinde yeşillendiğimiz
Bin güftesinden silemediğimiz
Siz de mi yalnızlığın hükmünü bize giydirecektiniz...


Ne önce kadın ne önce erkektir ihanetin yüzü
Korkularınızda,

Önce susar
Sonra susar
Ve sinsice sokulur düşlerinize beklenmedik bir karede...
Yol ayaklarınız altından usulca kayar
Saçlarınızdan tırnaklarınıza sancılı ve devasa bir yalnızlık geçer
Akşam çöker, akşam kuytusuna alınır.

Gözleriniz anlamıştır olan biteni,
Yol mevcut siz mevcut
Ama yol arkadaşınız gitmiştir!
Artık
Ekilmiş bir buğdaydan öte
Sadece küçük yabani otlardır sizi dinleyen
Kimi de ısırgan kesmiş elleriniz
Ve kanayan kimliğiniz...

Keşke
Ben size gülümserken, o arka sokaktan hiç geçmeseydiniz!

03 Kasım 2009 151 şiiri var.
Beğenenler (8)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (6)