İşgalci Ayrılıklar Destanı_(lll)

yüzüme kapattığın telefonun telepatik tokadı
beş parmak izi hala yanaklarımda...!
ve
üşüyor mu yanıyor mu
ayırabilmiş değilim...
hala da...

ama kızgınım
çok hemde
ama
alışmamışım ki kötü söylemeye ne diyeyim...
işte adı neyse...

boşa gitmesin ama onbinmilyonlar
bir kere daha 'helal olsun ''bakalım hakkın
ne olur ki;
son bir kere daha bitmeyen kredi kartımı kullansam
ne olur ki;
bir kere daha mavilerimle ödesem o hakkını...

görmesen de hissedersin buna eminim
umurunda mı bilmem de ama bil ne olacak ki
kırmızıya çalar bir morcivert
işte tam şuramda bir cenk var
alyuvarlarım kokunu hissetti hemen bak!
bir de;
yan(a)(ı)ğım hala fena...
desem
umurların ilgilenir mi ki?



bir ölü gömücü aymazlığına sığdırsan da hercailiğimi
buna sebeplerimi sorgular aklım
kursağımda dursa da ah'larım
yok istemem dursun
gömme...

sormuyorum...

çarşıda annesini kaybetmiş çocuk avazıyla
hasret özlem türkülemiş gurbet ağzıyla!
hiç...
hangimiz daha maviyiz ...

duyma....

hüznünün elleri boğazımda;
ardamarı çatlamış bir onur eskisi olmaktansa
kurşundan değil hırsımdan sönecekse
şakaklarımdaki damarlarımın feneri
bırak
kalacaksa zihninde kısa çöp kalsın siluetimin mavisi
razıyım...
yeter ki...

göm toprağa toprağını hadi
korkma...
hadi bir kere daha
ölmüyor ya nasıl olsa...!

ve hiç duyma
duyumsama bile umursama hatta
hiç sormadım say
hangimiz tangoya niyetli
hangimiz tongaya...!

hangimiz çelme takıyor sevdaya
hangimiz kıyıyor yada kıyamıyor diğer yarısına...

ama az uzak dur aynadan
bakmayıver bir müddet
görüşmeyiver bir zaman
beni yapıştır camlarına sövmelerin uğradığı an
yeter ki...!

bilemezsin ki şimdi anlatsam
o bir kelimeyle
nice mavilere siyah mazotlar akıttığını
nice hayat tutmamış tüyü bitmemiş
nice dal tutmamış filizler yaktığını..

nice kalın düşleri halatları inceden inceden kemirdiğini
nice nice;
daha tamlama bile tutmamış hayalleri kışa uykuladığını!
ve nicelerini damdan yuvarladığını
bilme
acı patlıcanı kırağı çalmıyor ya nasılsa!

neden anlatıyorum ki
damdan düşmeyi hiç öğretmedim ki ;
değil mi?...

sorma neden burnu akıyor kalemimin...!
sorma...
sorma neden rengi açık mürekkebimin
görme
yüzümdeki kırmızıya çalar bu morcivert cengi...
sorma kağıdım neden ıslak...
kahretsin
varsay ki; sokakta yazıyorum
varsay ki yağmurdan...!

kahrı bilir de dilim küfrü bilmez ki sana
kıskanmayı bilmez ki dizelerim
senden başka karpuz tanımamış ki koltuklarım...!
kahretsin
endamından başka tavaf adımlamamış ki ayaklarım...

dilimin tuttuğu en kötü kelama bak ;
yedi düvele sekizinci karika;
sadece
tüm güzel şiirler gibi azıcık boydan kısa...!


yakışır mı hiç
gizli değil dünya bilir özneme
altı harflik kara bir zarf ilgisi!
yakışır mı ?
bir rind sebebi/faili!
hayat çizgime kapkara bir zaman silgisi !

yakışır mı ?
uğrunda en çok yazılmış kadın sıfatının yanına
usulcacık
ve
kısacık bir elveda...!

......

ama unutma küçücük bu dünya!
olur da...

olur ya!
o zaman
sakın ağlama
sakın düşmesin yüzün
sakın kızıl kıyametler konmasın gamzelerine
sakın öyle görmesin seni gözlerim...

işte o zaman
sadece
zamanı durdurmak
ya da geri çevirmek
fayda eder mi
ve buna dayanabilir miyim bilmek isterim...!

ama yeter ki;
sakın ağlama...!

işte buna dayanamam da istemem de
hem de hiç
çünkü bunu çok iyi bilirim...!

05 Kasım 2009 369 şiiri var.
Beğenenler (7)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (11)