Kâbus
Gölgelerden saate baktı adam,
Gün, incecik beline,
Parlak kızıl tokalı
Demode mavi kemerini takmıştı.
Kitaptaki cilt,
Sayfadaki ayraç,
Boğazındaki tel örgüler,
Öznesi olduğu kara kaplı defter,
Görünür her şey vasatiydi.
Kanatlarından birkaç tüy yoldu sıkıntıdan...
Kendine şaşırarak,
Patilerini yalayıp temizledi,
Aşina bir saçmalık
Daha evvel kullanmadığı,
Bir ağaç dibi aradı,
Kokladı.
Sonra vazgeçti.
Kendine iyiyi sordu
Deli miyim?
Hemen ardından kötü sıraya girdi,
Ölü müyüm?
Parmaklarını birbirine çaktı,
İşaret parmağı alev alev
Bir ağaç dolusu tütün,
Bir tabutta sarılıydı, yaktı.
Sert bir içim,
İçine çekti.
Ruhundaki fırtınadan,
Bir nefes üfledi oksijene
Gün öksürdü, yeterince sislendi.
Gözleri ellerinde, gökyüzüne baktı.
Bir serçe sırtında sıradağlarla
Uçup gitmekteydi.
Topraktan yağan yağmur şiddetlendi.
Düşündü,
Melekler miydi acaba
Şemsiye tutan arşa?
Üzerinden arabalar geçti,
Yol, hikâyelerini anlattı,
Ağladı.
Kulak verseydi,
Daha vardı ağlamakları
Çığlıklarını bir türlü duyuramadı
Ama ne çığlıklardı.
Birden koşmaya başladı,
?Hiç'lik yolunu kesti,
Bir uçurum vardı derin,
Sessizliğin kahkahaları şen,
Az önceki vasati parçacıklarına dönmeyi düşledi,
Dönüp baktı, kuzey kayıptı, güney yüksek.
Her şey ?yok'tu.
Atlamak, sondan da sondu.
Karar verdi,
Düşerek kurtulmaya cesaretle bir adım attı,
Derken,
Uyandı.
Etrafına baktı, bildik dünya,
Ne kadar orantısızdı, ne kadar kuralcı.
Ama ne iyi geldi.
Düşündü... Gülümsedi ilk sabaha.
Hayra yorulmalık doğdu gün içine.
Rüyalar tersine avuntularından
Ortalaması olmayan yeryüzüne,
Yatağından adım attı.
Prenses Lara, miyavlayarak ?günaydın' dedi,
Zorki havladı, kuyruk salladı.
İstanbul, kanat çırptı kafesinde,
Adam o sabah sanki daha insandı,
Hayvan dostlarını daha bir sevgiyle besledi.
Pencereden baktı,
Esmer kahvesinde mahmurluğunu,
Taze günle yudumladı.
Henüz bronzlaşmamıştı sokaklar,
Ne güzeldi ama ne güzel.
Yine de gökyüzünün sağlamasını yapmak için,
Yağmur diledi günün kalanından.
Çoktan çıkmıştı kâbusundan,
Yeniden yaşama koyuldu.
Bileğinde saati vardı,
Zamanı görebiliyordu.
çok değişik ve özgün bir şiir ve fevkalade iyi donanımlı bir kalem kutladım efendim...👍👍
Prenses Lara, miyavlayarak â??günaydın' dedi, Zorki havladı, kuyruk salladı. İstanbul, kanat çırptı kafesinde, Adam o sabah sanki daha insandı, Hayvan dostlarını daha bir sevgiyle besledi. Pencereden baktı, Esmer kahvesinde mahmurluğunu, Taze günle yudumladı. Henüz bronzlaşmamıştı sokaklar, Ne güzeldi ama ne güzel. Yine de gökyüzünün sağlamasını yapmak için, Yağmur diledi günün kalanından. Çoktan çıkmıştı kâbusundan, Yeniden yaşama koyuldu. Bileğinde saati vardı, Zamanı görebiliyordu.
Kader hanım tebbesümler içerisinde okudum çok güzel bir şiiridi yüreğiniz var olsun kutluyorum kaleminizi👍👍👍👍👍👍👍👍😙
vayy..şiirdi şairem ve de çok güzeldi.... tebrikler..emeğine sağlık👍👍👍👍
bitmek bilmeyen rüyanız ve aişina sabahlarınızla ilgili dizelerinizi kutlarım. saygılarımla..
Üzerinden arabalar geçti, Yol, hikâyelerini anlattı, Ağladı. Kulak verseydi, Daha vardı ağlamakları Çığlıklarını bir türlü duyuramadı Ama ne çığlıklardı.
kötü bi kabus kutlarımm kader hnm elinşize sağlıkk