Kelebek Kaosları
Güneşin yakasında efkarın parmak izlerinin bulunduğu cinayet
Çigan şarkılarında söylenirken
Ayaküstü gördüğüm şey
Çimenlerin üzerinde kurutulan kelebeklerin gözyaşlarıydı
Oysa gölgemin dokunmayı sevdiği toprak
Gülün zehrinden muaf olmalıydı
Yanıma sokulan sensizlik temcit tadında acıtırken dilimi
İhanete cesur firarlar yetiştirmemeliydim
Anasondan devşirme suyun içinde
Ve görmemeliydim
Cebinde sakladığın yalanının rengini
Ömrümün vaad ettiği nefeste
Yazık!
Şimdi adınla beraber yaşayamadığım bayramların
Ketum sevinçlerinin suçu kimin?
Gözümde beslediğim camdan tanelerin
Ayaklarımın dibine düşmesinin bedelini kim ödeyecek?
Bilmiyorsun sevgilim!
Kopya çekilmiş mutlulukları tarlatanlarının altında saklıyor
Ağzı bozuk operetlerin kaos kokan tınılarında vals eden
Peruğu küflü kadınlar
Süslü yüzleriyle hadım ediyorlar melekleri
Dudaklarındaki ruj ile kirletip kanatlarını
Gökyüzüne asılıyorlar günah defterlerini
Susuyorsam eğer
Sözlerimi yalayıp geçen rüzgar kadar fırtına doluyum demektir
Son kez ve tek cümlede söylüyorum
Koru benden evini kapını canını
Senin kulaklarında sanrı cümbüşleri çınlarken
Kendime aşkla barışma hediyesi veriyorum kibiri
Biliyorsun sevgilim!
Yüzüm cehenneme dönük olsa bile
Ben hiç arafta kalmam
sevinin taştan siperine naif dokunşlara gebeydi mısralar..duygu seliydi her dokunuş. yüreğinize sağlık şaire..
..aşkın şeffaf sorgusunda kadifesi çelik eldiven giyinmişti kalem özgür imgelerle dimdik çıkıyordu şiirin kapısından müthişti teşekkürler aslı hanım tebrikler...
bu arada 'peruğu küflü kadınlara' takıldım