Kırık Dans

Kanatıyorum toprağı...

Üç tarafı deniz düşleri ürküyor benden,
Bin bir güçlükle geçiyorum mazinin ortasından.
Sağ yakama yoksulların çığlığı asılıyor,
Solum keza unutulmuş.
Karıncalar küçük gövdeleriyle meydan okuyorlar.
Ayaklarıma bu kez yalnızlık dolanıyor,
Suyu tepeden tutsam da,
Akıp gitmiyor bir türlü kederler.

Düşünüyorum ; Nasıl bulacaklar yolu bensiz ya da şiirsiz...

Akşam haberlerini bilerek unutuyorum.
Yeni bir beden sığınırken alelacele kazılmış mezarına,
Öyle güçsüzüm ki yeniden ağlamaya.
Umarsızlık gülücük atıyor görkemli konaklarda.
Sen de dene sevgili,
Unutmak en iyisidir böyle zamanlarda.

Biliyorum ; Yine mi çocukluk? Diyeceksin.
Yarın simitçi buradan geçer mi? Bilmiyorum...
Ama içimizden biri tutuklanır da kaçırırsa gemiyi,
Söyle onlara simitçiyi unutmasınlar.
Anlaşıldı uyku yok yine bu gece karanlığa,
Bak sessizlik nasıl da ilişmiş göz kapaklarımıza.

Dinliyorum ; Kırlangıçlar hala anlamakta zorlanıyorlar.

Ne Sokrates kapımızı çalıyor,
Ne de Kafka eskisi kadar karmaşık...
Sanki her aşk kendi felsefesinde değil gibi.

Jetonu attım giriyorum, güverte soğuk bugün üşüyorum.
Saatini kaçırmamanın anlık sevincinden sıyrılıp,
Yaşlı bir adamın yanına oturuyorum.
Artık yalnız değil yüzündeki çizgiler,
O sevinçle bana bakarken ben seni izliyorum dalgalarda.

Hatırlar mısın? Hani ellerine martılar üşüştüğünde,
Sen önce bana sarılır sonra o yavru martıyı ısıtırdın.
Her ikimiz de şaşkın ama mutluyduk seni dinlerken.
Hatta bir keresinde efsanelerin kulağına fısıldamıştın,
Ölmüş olsak da bizi yazacaklardı.
Ne çabuk unuttun,
Yüzümü avuçlarına alıp alnımdan öptüğün sabahı...

Gülümsüyorum ; Dalgalar küçük balıkçı teknesiyle oynuyor.

Bir süredir rüyalarımda asansör görüyorum.
Ben yükseldikçe medeniyetin susuz binaları arasında,
Yeryüzü sinsi sinsi gülüyor yükseklik korkuma.
Yanımda yalancılar, alçaklar ve savaş yanlısı yüzler.
Yüzüyorlar derimi vatan millet Sakarya edasında.
Gözlerimi kapatıyorum.


Birazdan yorulacak elimdeki sözcükler.
Büyük ihtimalle Pierre Lotiye uzaktan bakarak,
Birer birer savuracağım denizin alacakaranlık vaktine.
Ve onlar uçuşurken ben ağlayacağım ikimize.

Benzer koşuşturmalarla girdik sokağımıza,
Hala deprem saatindeyiz.
Mevsimler, ağaçlar, rüzgar hepsi 03.00'de durmuşlar.
Ve aşk ağlarken çaresizliğime,
Saçlarım yine döküldü anlamsızlığa.

Özlüyorum ; Genzime notaların yanık kokusu doluyor.

Derken,
Kemanlar susar, dans biter...

09 Ocak 2009 151 şiiri var.
Beğenenler (3)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (8)
  • 16 yıl önce

    cok cok güzeldi...tebrikler👍👍👍

  • 16 yıl önce

    ben gözlerimi açarım sabaha der gibiydi...emeğe ve yüreğinizesağlık

  • 16 yıl önce

    m.gültepe...

    "derken kemanlar sustu, dans biter..."

    neden bitti bu şiir...

    tadı kaldı damakta...

    tebrikler sana...