Kırıldı Burnumun Direği

Çalışıyorum bir un fabrikasında
Meydancı sıfatıyla.
Barınak ta bulmuşum.
Fabrikanın bir köşesinde.

Bir battaniye, bir de kanepe
Neyine yetmiyor gençliğinde.
Çekilirim odama.
Mesai bitimlerinde...

Yemeğimi kendim yaparım.
He mi de işime bakarım.
İşim geleni geçeni kontrol etmek.
Fabrika önünde volta atarım.

Yine bir gün böyle volta atarken.
Aklıma geldi durup dururken
Akşam için sofra kurulacak.
Dedim mercimek yapayım erkenden.

Bir ara işten boşluk buldum.
Hemen odama koştum.
Ayıkladım biraz mercimek.
Alüminyum tencereye koydum.

Açtım tüpün altını, kaynasın.
İş bitiminde hazır olsun.
Arkadaşım var servisten dönecek.
Salatayı da o yapsın.

Arkadaşım kamyon muavini İzzet.
O''nun da var elinde marifet.
Mesai bitti, döndü arkadaşım servisten.
Dedim, salatayı yapıver bi zahmet.

Dedi mahallede düğün var.
Yemekmiş, kimi tutar.
Hadi gel beraber gidelim.
Yemeği de sonra yiyelim.

Dedim, tüp yanıyor yemek ateşte.
Biraz kısalım da yeriz dönüşte.
Kıstık tüpü, gittik düğüne.
Aklımız gitti cümbüşte.

Düğün dağıldı, İzzet''i efkar sardı.
Girdi bakkala iki şarap aldı.
Oturduk beraber çalıştığı kamyona.
Şarapla muhabbet iyi de sardı.

Şarap bitti, döndük fabrikaya.
Hemen girdik İsmail abi''nin yanına.
İsmail abi, gece bekçisi geveze
Ama, doyum olmaz muhabbetine.

Dilinin, nişadırı yok, tutmamış kalay.
Azıcık yamuk yapan, alır dilinden pay.
Oturduk üç arkadaş, biraz sohbet.
Olmuş sanki, dünyalarca olay.

İsmail abi''de, küfürün bini bir para.
Mahallede yakmış, tencereyi fukara.
Yayılmış yanık kokusu mahalleye.
İsmail abi''de sen, muhabbet ara.

Başladı küfürleri dizmeye ard arda.
Biz de İzzet''le kalaylıyoruz bu arada.
Muhabbet gırgır, küfürler uçuyor havada.
Kafalar da kıyak mercimek kimin aklında.

Diyor ki, mahalle içinde bir karı.
Hayırsız, gelesi bacakları yukarı.
Bütün gece kırıldı burnumun direği.
Baksana, benzim hala sapsarı.

İzzet te diyor, böyle karıdan avrat mı olur.
Bununla yaşayan kişi inanın kudurur.
Arada da İsmail abi, küfürleri doldurur.
Hayırsız avradın, yapacağı budur.

Ben de diyorum, arkadaşlar yapmayın böyle.
Her işte bir hikmet, abim yok mudur söyle.
Herkesin başına da gelebilir böyle...
Bunca küfür, bunca hakaret niye.

Derken birden aklıma geldi.
Bizim mercimek ateşte idi.
Hemen dedim arkadaşlar koşun.
Mercimeği biz yaktık, küfrümüz kimeydi.

Koştuk hep birlikte benim odaya.
Hemen de baktık yanan ocağa.
Ocağımız hala yanmakta.
Tencere üzerinde ters dönmüş ya.

Bizleri aldı bir kahkaha.
Küfürler savruldu havada.
Ne zaman mercimek görsem aklıma gelir.
Geçmiş, bu güne tatlı hatıra.

Çetrefil.

İsmail abi''me Allah''tan rahmet dilerim.
(Sanırım bundan böyle öykülerimi de şiir bölümünde yayınlayacağım. Çünkü; öykü bölümü kabul etmiyor. Bütün şiirkolik dostlarıma saygılar, sevgiler.)

06 Nisan 2010 124 şiiri var.
Beğenenler (5)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (12)
  • 14 yıl önce

    İsmail abiye bizde Allahtan rahmet diliyoruz' işte böyle vatanımın gönlü temiz gözü pek mütevazi insanları,bu alemden göçenleri anılarla yaşatmakta çok güzel yüreğiniz dert görmesin hocam.

  • 14 yıl önce

    Teşekkürler dostlar, yürekten.

  • 14 yıl önce

    👍👍 çok güzel bi öyküydü.....

  • 14 yıl önce

    ölenlerimize rahmöet kalanlarımıza uzun ömür diliyorum canım abim ne denir bilmiyorum yüreğine kalemine sağlık

    👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍

  • 14 yıl önce

    çok hoş çok güzeldi....eski bir anının mısralarda can bulması gibiydi...

    İsmail beye de allah rahmet eylesin

    tebrik ederim hocam👑👑👑👑👑

    sevgiler