Kış Kenti Keman Konçertosu

havada asılı duran donuk hayallerimiz var
kaldırımlarda buzlanan gri düşlerimiz var
gök tarafında kar kesiği silüetlerimiz var

-

acıyı kimliklendirme çabası köşe bucak
bir tırtıl mahkumiyeti kozasında yaşanan
siyah boyalı özgürlüklere doğru rastlanan
bir dönüşüm, kendi içinde ağır aksak

-

I

duyuluyor mu

denizin seni arayan mavi sesi
usul usul dalgalanmaların
yorgun dokunuşları
bir ihtilal ihtiyacında
martı çığlıkları
ihanetin gel git halleri
bir deniz fenerinin
bir mendireğin
bir dalgakıranın
örümcek ağından ağıdı
deniz kızlarının ölüm eserleri
Poseidon'un öfkesi

ve soğuk

üşüyen bir dülger balığının
yüzgeçlerine sarılıp ısınması

insan hep aynı
ruhuna sarılmak korkusu

II

kulağa geliyor mu

boyacı sandığının bitmeyen fırça darbeleri
çalışma telaşı hayatın kıyısından, köşesinden
simitçinin gevrek haykırışları
sıcak sıcak
nalburun ağzında dans eden
çivilerin adımları
gazetecinin karanlığına saldıran
üçüncü sayfa mevzuları
sütçünün
kesilen sütü
baloncunun patlayan balonları
ressamın
çizemediği resmin
şairin
yazamadığı şiirin
oturup hüngür hüngür ağlaması

ve keskin ayaz
çalışkan ellerde derin çatlaklarla

III

hissediliyor mu müzik

bu kış kentinin tanımlanamayan
keman konçertosu

besteleyen
çalan
hep aynı

-kopuk bir keman telinde intihara teşebbüs edenlerin
koşuşturmalar arasında ışıklanan yaşam sahnesi-




not: yenilenmek ve dinlenmek ihtiyacı ile yazmaya ufak bir ara, esenlikle...

27 Şubat 2011 658 şiiri var.
Beğenenler (8)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (7)
  • 14 yıl önce

    Geç gelmişim, tam da dinlenme zamanında şairin ...

    Ama iyiki gelmişim ve okumuşum bu şiiri, kemanın yanık sesini fısıldadı kulağıma keskin ayazlar misali...

    Tebrik ve selamlar.

  • 14 yıl önce

    bir şiir taslağım vardı ama özlenecek bir kaleme özletmemesi dileğimle dileğimle hediyem olsun.

    insan dönmeye görsün yüzünü içindeki aynalara hemen bir kır(ık) hatırlatır kendini sebep olan acılarla bir mendil de diğerlerinin ellerine oynasın durmaksızın eski kalelerinizin yıkımı- filmi

    hani eliniz olsaydı bir hokkabazın çarçabuk elleri gibi bir çırpıda söküp alırdınız masada bir örtü misali kendinizi

    kadeh ve şarap orada kalsın isterdiniz şerefine ölmekse meseli kalkacak kadehin bırak bu gün çatırdasın duvarları ve yıkılsın başına hanesi bu yalancın gerçeğin sonunda normal bir insanın sabahına uyanmak varsa bırakalım oynasın kader pençesi bu çile yumağıyla

    bize acılardan yorulmuş bir ruh değil onlarda dinlenip kendini bulmuş olanı gerek

    ....

    sevgilerimle metin