Kısa Kısa (3)

Güneş yeni yeni siliyordu terini doğum sancıları çeken kentin,
Ve Galileo'nun dahi uğruna;
Çakmak ateşinde yanmaktan çekinmeyeceği,
Düş ürpertileri ile sarılı bir kadının surlarına okyanuslar doluyordu.

(Ben;

Gülün mavi olduğunu düşünüyordum,
Bir boz sevdanın dudaklarından kana kana içilen su renginde,

Aşkın alışamamak olduğunu düşünüyorum,
Bir Dali tablosunun realizm hüviyetine alışamaması gibi,

Aynanın sadece ayna olmak dışında her şey olduğunu düşünüyorum,
Yorgun ve kırık temaslara açılan bir kapı belki de,

Trenlerin ayrılık sanıkları olduğunu düşünüyorum,
Sözlüklerden atılan günah bir isim şeklinde,

Gecelerin aydınlık olduğunu düşünüyorum,
Avuçları kanarken hayal kırıkları içerisinde salınan bir çocuk kadar,

Şiirlerin sadece şiir olmak dışında her şey olduğunu düşünüyorum,
Kilidi,anahtarı,gizi kendisinde tutan bir sandık belki de.

Yanılsamaları düşünüyorum )

Önüme bir bulut yuvarlanıyor,
Bir kırlangıç boğuluyor içerisinde,
Bir levrek tepiyor sisleri gökten iniyor,

Ben kadına bakıyorum,

Kadın soruyor;

"Bütün sular,bütün bu gök yok olsa ne olur?"

"Sen uçamazsın,
Ben boğulamam,
Yaşamaktan daha beteri yani."