Küçük Budha
//bir gün elleri soğuk bir şiir düşerse yastığına
bil ki esaretimin donmuşluğudur
anla ki hala üşüyor Nirvana//
bir gün;
emme basma tulumba gibi
yaşamak sancısı yankılanırsa döşünde
gözlerinde benekler uçuşursa, bana benzer
ani bir üşüme saplanırsa tüylerine,
ve düşerse benzimin rengi,duvarlarına
kapa camlarını o zaman
korkma ve şaşırma
kasım yeline binmiş nefesimdendir
travma arası yuttuğum nikotin sarısından...!
ani bir baskına uğrarsa hırsların
yakıp yıkmak şeytanları solursa başında
eksik murad'ların sağolsun senin...!
hiç düşünme bile;
topal masamda
kitapsız kitaplığımda
gri çerçeveli teneffüs özürlü saatimde
ve artık
direngeçlerine dayanamayan eski radyomda...
ver hırsını korkma...!
kır
dök
parçala...
sevaba da girersin hem
şeytan taşlamak sevap ya nasılsa...!
ama
yanağındaki beninden binlerce kez öptüğüm
ateşe hazır mai gözlerle bakan
Küçük Budha'ma
bir de kurumuş sarı papatyalarıma dokunma
gerisi senindir...
giderken bıraktığım tüm ben'ler senindir !
yalnız birini ç/aldım onu arama...!
o ulaştı Nirvana'ya...!
giderken bıraktığım tüm ben'ler senindir ! yalnız birini ç/aldım onu arama...! o ulaştı Nirvana'ya...!
tebrikler...
🤐🤐🤐🤐🤐
yorumdan acizim.
yürekten tebriklerimle.
söylenceye göre Budha uyumamak için göz kapaklarını kesip atar. Gözkapaklarının düştüğü yerde çay yaprakları biter. Şairde ise küçük papatyalar açmış. Şiirde söylenen o küçük Budha'nın derdi, en basit ifadeyle içsel huzuru sağlaması "giderken bıraktığım tüm ben'ler senindir ! yalnız birini ç/aldım onu arama...! o ulaştı Nirvana'ya...!" diyerek kendini evrenin ve yaradanın parçası hissetme değilde aşkın parçası hissetmesiyle olmuş.
"Gel gör ki, Asya'da Budha'nın gözkapaklarının belki de en çok yeşerdiği ülkede, bahşettiği din içsel huzuru arayıştan pek uzak. "diyor bir yazar. Tebrikler Serhat.
giderken bıraktığım tüm ben'ler senindir ! yalnız birini ç/aldım onu arama...! o ulaştı Nirvana'ya
tebriklerimle