Mesela
uzun kırağı gibi düşerken
bir sancıyla ağaçtan bulut
her şey
üşüyen bir takvim
şiirlerle dünleri çalan
mesela,
aşınmış yağmurlar sessizliği konuşan
mesela,
bir şeye çekiliyorum
gök sarnıçlı ay
yeleli yol olup batıyor
en derine
ağırlaşıyor ayaklarımın çölü şuramda
boşluk uğultusunun sesi oluyor içim/
içim yaralanıyor
gölgem kuyu susuzluğunda
hasret mısraları büyütürken
dudakları lâl zamanın ışıkları
duvarları yalıyor
ayna karanlığında tohum çatlıyor
elimde dünyanın sırtı
taze bir turunç
top alevi dünya
düş benzimin uyuşmuş kızılı
bir o kadar çaresiz..
kimi vursa sırlaşıyor nefesim
gözlerimde kıyafeti soyulmuş yaşam
kirpiklerimin yağmurlu bacağı
o an
mesela
bir güzellik uzanıyor ağaçtan
adımları rüzgâr
adımları dağ
harflerin zikriyle yarılıyor bulut
yüzlerden sonra göğe mum yakıyor gecem
ışıldıyor iplik iplik başaklar
deli bir rüzgarla hıçkırırken
kuş kokusu
kül esriğiyle uyanıyor uykum
gözlerimin içine b/ak çocuk
kanadından sular emiyorum
çay soluğu yalnızlığın yıldızıyla
ne hızlı geçiyor
ay yüzlü zaman
gözlerimin içine bak
konsun benzine gökyüzünden kuşlar
...
mesela harf olsam, dolansam mesela beline kaleminin döker misin beni de şiir niyetine evreninin tenine hıı...