Münacat
Kıyılarında bir yalnız ağaç;
Dalgaların durmaksızın döverken,
Çok korkuyor,
Yaprak düşürmekten...
...
I
Burçları arşa denk,
İhtişamlı kalelerimin,
Sütunları savruluyor!
Denize dökülüyor,
Ölümsüz neferlerim...
İliklerimi titreten bir ses yırtıyor,
Ölü toprağı örtülü zihnimi.
Göğün derinliklerinden bir ışık batıyor,
Gece karanlığı, ruh uçurumlarıma...
Simetrimde,
Su yansıları kayboluyor...
Düşüyor ellerimden,
Evvelde şen gülüşler sahibi,
Meçhul gölgeler...
Kuytunda;
Cılız bir ateş üşüyor...
II
Zerre zerre kesiyor nefesimi,
Dehlizlerinde,
Çığlık çığlığa boğuyor...
...
Geri istiyor,
Kirlenmemiş ellerini...
Od'unda;
Bir kül düşüyor...
Devasa bir korku,
Kundaklıyor,
Yeniyetme düşlerimi...
O gece,
Tüyleri ışıktan
Bir maral yitiyor...
Kehribar eriyor,
Ufuklarımda...
Tutuklu tüm söylemlerim,
Hoyrat dudaklarımda...
Bir kelime dökülüyor sadece;
Lügatlerin mana biçemediği.
Kokusu asılı kovulduğum cennetin,
Umuda uzanan, nazenin sarnıçlarımda...
Kül masallar ellerimize değdi
yüreğimiz
ölüm topraklarında yeşerdi
şiirin gözleri
asılı kaldı okuyanların düşlerine
kocaman tebriklerimle
dostça :)
her zaman söylüyorum şiir soluklandığım bir sayfa yüreği kocaman kardeşimden,sevgilerimle...