Mürekkep Lekesi Tekinsizlikler

- Akşam ! siyah tül kafesinde isyanda
sersem bir sarhoşluğun ayrıntılarındayım -

her şey biraz paradoks
başka güneşlerin altında da değişen bir şey yok
kozmos bildiğin kozmos işte
atom altı mı ne diyorlar
ha işte ondan
tuhaf bir fizik formülünün derecelerinde
bana ne !
ben ölçüyorum yarıya inmiş Belvedere ile

ve sonra,
göz göze geliyorum Tanrı'yla
bir tek alır mısın diyorum
O ateş böceği sokuyor gözüme
yakıyorum kağıtlarımda tüm çıplak özneleri
dolduruyorum külleri tek hamlede şişeye
içime çektiğim duman kadar soysuz
boylu boyunca uzanıyor gece üzerime
bastırıp , söndürmeye çalışıyorum tepesinden
Tanrım,
gülümsüyor
biliyor içimdeki çiçek öykülerini
eğilip öpüyor kendi rengini.

- bu bir hologram -
ya da mürekkepli tekinsizliğin ta kendisi
nerde benim uzaktan kumandam ?
bu anlamsız komedinin kuklalarına
kanallarda küfredeceğim

ettim ve çıktım !

-dışarıda bir uğultu, bir uğultu
meğer unutmuşum Face penceresini
çarpıyormuş kepenklerini sanal kuş kafesi -

tebrikleri kabul ediyorum en ince beğenimle,
teşekkürlerimle (doğumgünüm ya)

henüz ! ölmüştüm ama olsun
yine ölürüm ben
nasılsa kolay beceremeyenlerdenim
ne kalmayı ne gitmeyi
hücre cezası yüreğimden
iri bir taş parçası düşüyor sonra
uyuşturulmuş yanıma
Dikkat !
kırmızı ışık sinyali veriyor beynim
sakın dinleme diyor
dinlemiyorum tabi onu ,
kalbimin nehirlerini sürüyorum efkara

saygıyla eğiliyorum Üstad'ımın içimde boy veren melodilerine

___ Dönülmez Akşamın Ufkundayız ** diyor bir şarkı
yapma be hocam ! diyorum
bilir misin ?
içinden geçmek için bir yokluğun
nasıl öpülür kasvetli alnımdan
dinlemiyor !
üstüne Dario Moreno basıyor bir de
ölüyorum ,ölüyorum yeniden
___ Gelemez artık mesut günler **

ama Eylül'de gel diyor Alpay
hayal dünyam sancılara tutulmus gibi
düşlerim öksüz,
eğriliyor boynum mahzun gidişlere
' O ağacın altında ' hüzne yatsa Nevzat
biliyorum onun yüreğinden önce kanayacağım ben
acıtacaklar canını diye susuyorum
farkında değil henüz Pelin
nasıl geçeceğinden o güzelim yılların *
şapka çıkartıyorum Sevim Şengül'e
kırılgan mehtabımı yapıştırıyorum boş yere
___ rain and tears are the same * diyor Demis
telaşlı bir dalga yükseliyor boğazıma
bir avuç su boğuyor beni
ve sen Hocam,
bilmiyorsun içimdeki şarkının sözlerini


(YirmiBirKasımİkibinonüçGecesineŞapkaÇıkartmalar)

L e t h e
21.11.2013

24 Kasım 2013 17 şiiri var.
Beğenenler (15)
Yorumlar (23)
  • 11 yıl önce

    Şiirime gösterdiğiniz ilgi ve yorumlarınız için tüm dostlarıma ve ayrıca Seçki Kuruluna teşekkür ederim. 🙂

  • 11 yıl önce

    Şiir bunca anlatımı içinde barındırmalı mı? Yargılarken zamanı bunca anda mı kalmalı şair? Ve günün aklımıza düşürdüğü söylencelerinden feyiz alarak dize oluşturmanın kutsaliyetine inanalım mı?

    Şiir yormuş olmalı ki şairin anlatımda elinde kalan sadece şarkı sözleri olmuş ikinci dergahta soluklandığında. Dostların muhabbetinde eskiyi yeniyi topunu tüfengini kuşanmış en özlem dilinde.

    Anlatımda şiir yansımalarından uzaklaşıldığında ne denli benzetmeler şiirimsi bakış canlandırsa da gözümüzde ağaç yeterince yeşil görünmüyor.

    An anlatılarının zorluğu bu olsa gerek. Durmaksızın göstermek istemek mutluluğu ve yaşadığı duyguların doruklarında gezinmeleri.

    Zevk aldığınca yazmalı şair zevk aldığınca okumalı okur.

  • 11 yıl önce

    can şimdi sen yazdın ya gözlerimin kan mercekleri okudu ya ah ellerim acizdir tebriklerimi bırakmaya

    can demet hep var ol hem bende hemde şiirlerde öperim kalem mısralarından sevgimdesin her dem...

  • 11 yıl önce

    uzun olmasına rağmen bitmesini istemediğim nadir şiirlerden biriydi. içten ve çok samimi. Kutlarım Demet ERBİL

  • 11 yıl önce

    Nefes alan veren yaşayan bir şiir gibi.. Çünkü yazacağım ve şiir olacak diye kalem kendini germemiş , öyle bir rahatlık seziliyor ki , ben nerdeyim napıyorum ben kimim sen kimsin..Sanki bunları anlamak için yazmak gerekiyordu yazılmış,,Öyle doğal..

    Çok tebrikler