Podyumdur Yıldız(ın) Yeri
Ne de kerttirir kalemi
Saman kağıdını papürüs zanneder yazar kendini
Tutmuşluğun da vardır iki kelimesi
Ama alacadır bilinmez rengi
Sahne provasına üç kala alır yerini
Tip bellidir kıyafet hangisi
En(leri) vardır tel(tel) dökülesi anlamaz yakışanı
Sahneyi boş buldu mu bilir sistemi
İçten dışa atılmalıdır adımlar
Dıştan içe atılırsa olur kaz gibi
Midesi açtır aklı basmaz
Beceremeyince yer kendi kendini
Üç adım ileri iki adım sağa bir adım da sola bitti sanır işi
Oldu mu sana podyum güzeli
Ama ne de yakışmış elbisesi
Nere de flaş sesleri
Çıt çıt
Kah hacıyatmazlarda dengelerin belirsizliği
İki satır yazınca zanneder kürsüdür yeri
Ahkam kesmede kimse gidemez(mi) ondan ileri
Kuliste çıkarılır (en)leri kalır elinde (tel)leri
Sırası gelince hiyerarşik düzende o da alır yerini
Podyumda ki gibidir artık kalem kertmeleri
Yazar ileri geri
Hani alkış
Şak şak
Parmak(la) gösterir artık insan imrenilesini
Oldu mu bir sürü h(ayran)
Tadından geçilmez karşı kaldırımdan
Avuç avuç kucaklayandan
Eh... bellidir onun değeri
En iyi (yıldız) kulisten geçirileni
O artık olmuştur podyum güzeli
sanırım mehmet avcı bu taşlamayı yorumlarken ağzından bantı çıkaramamış yoksa yara mı var bence bir daha oku ve bantı cıkar ağzından... her türlü yoruma açığımdır ben
şiir seninle güzel yüreğine sağlık abii..
kısa metrajlı bir taşlama bin(in)den iyidir hiç biri :) yorumlarınız çok güzel uydu taşlamaya:)))
:) bazen öne bazen arkaya atılır, gider gelir şiirler...