Roza

Bugün yine seni düşündüm Roza
Hasretin bir menekşe susuzluğuyken içimde
Terk edip giden mesaisi bitmiş yağmur bulutları,
Çöle çevirdiler hudutlarını çizdiğim tropikal düşlerimi
Arkalarına bile hiç bakmadan
Bir gidiş ekleseler de senin gidişine,
Ben, yine de seni düşündüm Roza!

Ve sonra; kahverengi gözlerini düşündüm Roza
O yıldız parlaklığı gözlerini...
İçine sevgi tohumları ektiğim hücrelerimi,
Çekerken bir mıknatıs misali gözbebeklerin
Yangına terk edilmiş bir fidan kuruluğunda
Alevlere uçarken bir kelebek misali
O an, kahverengi gözlerini düşündüm Roza!

Ben bu diyardan göçüp gittim deme sakın Roza!
Beraber diktiğimiz çam ağacı yaşıyor iken,
Ve elimdeyken sana dair çektiğimiz hatıra fotoğrafların
Söyle nasıl dersin bu diyardan göçüp gittiğini
Söyle nasıl giydirebilirim sana sonsuzluk elbiselerini...



22 Ekim 2009 saat: 02.10