Sevdanın Gül Sesi
hiçbir s/es yazılmadı hecelere böyle
ve acıtmadı canını
daha çıkmadan dikeni gülde
ey dil-figar
seni bir gül ağacına assalar
hiç bu kadar ağır kutsanmazdı yürek nağmesi
ve duyulmazdı dalından kesilen gül nefesin
derin bir imanla serpilen kokusu
yitik ruhların kanayan dallarından
akmazdı böyle rahnesi
sureti güllerle örtülü
korkusu sinmiş sevdalara doğru
ey nazlı yar
-kim gül olmak ister karaçalıda-
oysa yeni filizlenen goncalar açar endamında
-güneş doğsa tekrar doğmasa ne yazar-
diyebilir mi
derinden susamasa sevdanın gül sesi
/susuz toprakta gül açmaz yar
gül suya sevdalı yaşar/
açsa
gülün hali naçar
o vakit gül dikene kaçar
iğreti durur dalında gül çeşmesi
yaralanır dikeniyle çehresi
toprak ağlar
-diken mi gülün parçası gül mü dikenin-
sevda bilse
-gül dikene aşık diken güle değil-
ey bülbülün sevdalısı
o bir şelalenin uğultusunda
dört başı mahmur yatar gül yatağında
üstü açık uyuyamaz
döşeği toprak
yorganı su olmasa
sevdanın gül sesi
aşkın o mağrur coşkusuyla
dinlenince yüce semada
ve şakıyınca seni seviyorum sadası
bir bülbül kanadında
rüya gibi damıtır gül/suyu
çıkmaz sudan gülbeden
gül susar
sessiz akar/su
20 Ocak 2010 İzmir
hüznünü dikeninde, sevincini gülünde haykırıyorsa gül ağacı, neylesin sevdaya tutulmuş gönül?
çağlar öncesinden beri esin kaynağı olur nice şairlerin.
gül mersiyesi gibiydi şiiriniz. kutluyorum.