Sevdanın Seherine

Aşk, olmamışlığın özlemiydi
En güzeli yaşanmak üzere hazır bekleyeniydi
Ve ölünceye kadar bedenin
bekleyecekti...

Sahilli bir akşamüstü edasında
Adımların, tersine yüz dönmüş de
Soluğunu yutuvermişsin, azı dişin diye
Ve homurtular ekmişsin kumun seherine.

-Fevri bir şehvetin alt dudağında kör tenim.-

Solak bir iç çekişin busesinde
Çorak bir bereketin bağrını koparmak adına
İmgelerin anla(ma)dığın hükümetinde
Ruhbanlığa adaklar adamışsın, ruh sefaletinde

Dur/ma!
Zararsızdır intikamının yeli
Yürekli bir dilencinin topallamasında
Rahme düşen ceninin kıvrımında
Ve ruhun gizlendiği kapı arkasında
Saklı göğsümün aşkla nimeti
Elbet kapıma dayanır kininin feri.

Git/me!
Suratsızdır kayboluşunun akıbeti
Etine dolgun bir çulsuzun başparmağında
Toprağa düşen cemrenin huzurunda
Ve ruhun suskunluğunun âşığında
Saklı göğsüme dolan aşkın serveti
Elbet inler bir ikindi vakti vicdanının bam teli.

-Sekseksi bir göz kırpışta, sağır dilim.-

Koyulmuş düşüncelerinin kanı
Denizli bir şafak vakti edasında
Adımların kadere sırt dönmüş de
Soluğunu kusuvermişsin sarhoşluğunun esaretinde
Ve sonsuzluk sunmuşsun sevdanın seherine.

Aşk bilinmezliğin merakı idi
Baş başa kalmakla dudaklarını tadarsın kelamının
Kalabalığın yalınlığı içinde
Gidip susmak, dönüp gömmekti.
Vazgeçiş(ler)im
İşte bu yüzdendi...