Sınır Edilmiş Düşlerin Gülüyüm
Ne de çabuk geçiyor ömür takvimi
Hiç geçmiyormuş gibi türkü ç'alıyor hayat
İhmal'kârına gözle okunmuş hayat sicilim
Ki içeri okunmaz yazılıydı kalem
Ey acı, ey acım zaman kanadımda cennet rüzgârları..
Mor dumanlar sardı her bir yanımı
Ağustos güneşinde titredim, uzakların iniltileri geldikçe..
Kırmızı dalgalar çıkar denizin gözlerine
Ah zâlım zâlımsın dünya
Başımda çömelmiş mahzun bir çocuk
Güneşi gördüm, insana sır olanı kanlı bir ayinde
Yüreğini yitirmiş zamandan, yaşamaya direnmek!
Acıları yanıyordu "şiir'in" sırtında bıçak yarası
"Kulak verin, yaprak dökmüş bir ömrün hikâyesine!"
Papatyalar d'üşüyor zeri saçlarımdan
Asılı kaldı ceketim kimsesizliğin duvarında
Ben yük gemisi değilim okyanusların
Yerle gök arasında kalan canhıraşlarım
Yağmurun yoldaşıyım garipliğinin
Ah zâlım zâlımsın dünya
Ben, ben mavi dünyaların serserisi
Ne zaman pir oldum kaldıramıyorum düşlerimi topraktan!
Ürkmüş bir anne yavrusu, umutların abidesi
Tükeniyor kamışların içinde dünden, bugüne hengameli hayat elinden
Gözlerimin kan hurçları dolmuş ağrılı
Ağlaya mecalim yok yarının gözbebeklerine
Babam gelir öper yüreğimden acısı diner
Ah zâlım zâlımsın dünya
Güneş doğuyor, ay tutuluyor sabahlara
Yanık, yanık ötüyor bülbüller dağlarıma
Nefrin bulutlar dolaşıyor gökyüzünde
Gelsin sevdiğim şifa üflesin derdime
Aşk ki titreten, üşüten hastalıktır
Kırık bir kalbin kıyısında
Soğuk bir cehennemin yangınında
Hasret yedi, yedi ceddi canımı
Ah zâlım ah zâlımsın dünya
Ah umut çiçekleri yeşerir Midyat bağrında
Su testisi kırılmış çay ocağında
Acı kaçak çayım tadı kaldı toprağımda
Üstüm başım taş duvarların tozuyla
Mizginli güvecinler uçar yazgılı duvağımda
Ah zâlım zâlımsın dünya
Yürüyorum ıslık çala, çala
Kahkaha attım hayata
Tebessüm ettim çocuklara, kuşlara..
Sınır edilmiş düşlerin gülüyüm
Zehir yudum, kaçak ağladım
Bir sigara dumanı gibi tutuştum, söndüm.
Ah zâlım zâlımsın dünya
Kısaca dünya zâlım. Şiiriniz için tebrik ediyorum. Kaleminize gönlünüze sağlık. Her daim esenlikte kalın. Saygılarımla.