Sonbahar Rüzgarı...
ulaşılması zor olsa bile
ulaşmak istiyorum 
en uzak noktalara 
savrulsun gözyaşlarım 
yağmura karışıp rüzgarda
 
savursun beni 
ruhumu bilinmezliklerimi
içimde kalan 
ve yaşanmadan 
üstüne yorgan çekilmiş 
her bir anı dahi 
dökülen sararmış bir yaprak gibi 
savursun rüzgar beni
yaşanmışlıkları beklentilerimi 
hüznümü alsın sırtına 
yüklensin ruhumu da 
bıraksın beni olmayı istediğim yerde
savrulayım özgürce
bazen bir yağmur damlası, 
düştüğü yerde iz bıraksın 
toprak kokusu yayılsın her yere
çekeyim içime
hemen buhar olup uçmasın
savurur yüzüme vuran 
rüzgar saçlarımı
savurur
kuru yaprak misali
gönlümün fırtınaları 
başımı kaldırıp bulutları izlerken 
isterdim onlara ulaşmayı 
ve aşkın maviliğinde yok olmayı
Sonbahar Rüzgârı adlı yazımın şiire çevrilmiş halidir.
Şiire çeviren değerli dostum Mustafa Özoğlu? na teşekkür ederim...
mustafa... valla söyleyecek bişey bulamadım.. her bir kelimesi herşeyi dile getirir özellikte..harikasın gerçekten🙂
öcüüüüden korkmam artık:D:D:D
yaşanmışlıkları beklentilerimi hüznümü alsın sırtına yüklensin ruhumu da bıraksın beni olmayı istediğim yerde savrulayım özgürce
kaliteli bir çalışma meydana gelmiş...tebrik ediyorum👍👍👍
Aşk yanılgısıyla avunan yürekler sıtmaya tutulur. Yeni bir sevdanın, ezelı® ve ebedı® Leyla'nın eşiğinde aşka uyanır canlar, Leyla'ya uyanır. Vuslat kokan düşler Leyla'ya uzanır
..............
öcüüüüüüüüüü :))
Üstümüze güneşler doğar oldu. Geceler boyu yıldızlarla söyleşip de onlara elveda diyemedik gün doğumlarında. Biz, ceylanların gözlerini öpemedik, bu gözler Leyla'nın gözlerine benziyor diye. Uykulara feda ettiğimiz seherlere ağlayamadık. Leylasızlığa akmadı göz yaşlarımız.
Biz sevemedik yaratılanı Yaratan'dan ötürü. Yunus mektebinde diz çöküp okuyamadık aşk kitabını. Oysa, varlığın özünde sevda hamuru vardı. O hamuru besleyen aşkın pişmanlık gözyaşı vardı. Adem ile Havva'dan dökülen. Şimdi ezeli pişmanlıklara değil, günübirlik sancılara akar oldu gözyaşlarımız.
Kalb, çöl yanmışlığında kanıyorsa aşk vardır. Aşk, yanmışlıkla daha bir lezzet verir aşığa. Susuzluktan çatlayan dudaklardan dökülen Leyla adı, cânân adı, can verir ölür ruhlara. Çölde ceylanların sürmeli gözlerinde Leyla'yı görenler, aşka uyanır seherlerde. Ve aşkın büyüsü örülür seherlerde. Toprak öperken alınlarımızdan, aslında Leyla'dır buseler konduran. Bizim seherlerimizde ceylanlar yok artık. Biz seherlerimizi uykulara feda ettik, göremiyoruz Leyla bakışlı ceylanları.