Sûr Senfonisi
Altın semerine badeler dolduran bir deli gibi
avazım çıktığı kadar koşuyorum, geçmiş dolu sokaklarda
Kaldırımlarda cesetler, her birini anılarımda öldürdüm
Kadınlığına leke sürülmüş bir adamın buruk busesi alnımı yakarken
sokağın ortasına düşen umudun kirpiklerinden öptüm.
Köşe başında, frapan bir kahve dükkânı
Tozlu pencerelerine dayadım yüzümü
Üzerinde bordo bir ceket, sırtında ölüm mahmurluğu
Gül yüzlü mokasenlerini giymişsin yine
Oradaydın baba, el sallıyordun hançerlediğim caddelere.
Bir avuç tebessümle takas ettim gözyaşlarımı
Kurumuş pınarlarının gerisinde, umut taşımalıydı gözler
Ölümün mühürlenmiş nazına bir buket gül sundum
Saçlarıma dokundu kelebekten parmakları
Diz çöktüm, kalbimi sundum, eşim olmasını istedim
Reddetti, her şeyin bir zamanı varmış.
Sûr'un sesini dinledik beraber
İnsanların göç edişine üzülen ben değilmişim
en çok Ölüm üzülürmüş onların haline.
Mahşer renginde tablolara bakıp
şarabından yudumladık Olimpos'un.
Gözlerini yere çevirdi Ölüm,
nasıl hesap vereceğini düşünüyordu Tanrı'ya.
Köşe başında, bir çiçekçi dükkânı
Koştum var gücümle, baktım mor camlarından içeri
Üzerinde, kırmızı bir elbise, ipekten, omuzlarında ürkeklik
Titrek ellerinde bir buket kasımpatı
Rugan pabuçların dans ediyordu yıldızlarla
Oradaydın anne, yüreğime gömdüğüm tabuta ziyaretti, niyetin.
Gırtlağından çıkan seslere kahkahalar atan çıldırmışlıkla
Ruhum küsene kadar zıpladım yıldızların üzerinde
Buradayım baba, yeşil bayırlara emanet ettiğim Ölüm'ün kollarında saçlarım
Buradayım anne, vefat eden bir çocukluğun gölgesinde titriyor şah damarım.
Rüya olsun diledim,rüya olsun ki uyanınca gelsin geçsin hepsi..
"Bir avuç tebessümle takas ettim gözyaşlarımı Kurumuş pınarlarının gerisinde, umut taşımalıydı gözler"
Öyle de olmalı..
Sevgiler..