Ucu Yırtık Zamanlar
'İç içe bağlanmış damarlar gibi,'
'Topraktan nefes alır bedenler.'
Ağırlık yol başlarında,
Tutunacak dallar çürük,
Omuzlara yelken açar maziler,
Sarmalanır tütün içlerine ağıt,
Kuru gürültü değil iç yanıkları,
Sözün bittiği yerdir zamanlar,
Yırtıklardan umut düşer...
Göz sarnıçlarına üryan,
'Yüreği parselleyen sarraf gibi,'
'İç açılarına bölünür ölüler,'
Ölüler ki!
Kuru anıt dalları,
Birazdan boşalacak nefes,
Gen haritaları tarumar...
Ceninler sarılacak toprağa,
Kurak memelerden,
'Dinsiz bir aynanın sarı benzinde,'
'Güzelliğe çalım atan gölgeler,'
Gölgeler ki!
Çizik dahi yok tenlerinde,
Bir vuslatın ayak izi ardında,
Sürüklenen yakamoz ışıkları,
Kendini ıslatıyor kıyılar,
Sızılı morfinlerden,
İnsan!
Gölgesinde yarış atı misali,
Dönüyor yokuşları,
Ayaklarda vuslat,
Döşemesiz çarıklar,
İzi düşer yollara...
Başlangıçlardan,
Bitişlere...
Son durak;
'Ölüm çizgisi her güzelliğe,'
'Ayırt etmez insanları Azrail,'
07.09.2010
Ucu püsküllü zamanlar düşer kıyısı yıkık verandalara,
İnsan bir ipte sallanan ölü ince sırata bağlanacak belinden...
insan! Gölgesinde yarış atı misali, Dönüyor yokuşları, Ayaklarda vuslat, Döşemesiz çarıklar, İzi düşer yollara... Başlangıçlardan, Bitişlere...
Son durak; 'Ölüm çizgisi her güzelliğe,' 'Ayırt etmez insanları Azrail,'
Ve bunu bile bile çirkinleştirir insan her güzelliği... Gıpta ederek okudum yine yelpaze gibi kaleminizin rengi.. Hep şiirle...