Unutma
yutkunduğun günleri ipe dizdikçe bir bir
gözlerindeki hıçkırığın izi renk değiştirir
bir de bakarsın ki tüneyivermiş eylül
aklaşmaya yüz tutmuş ipek saçlarına
gülmeyi unutan yüreğinle
inadına
sevmeden de yaşanabileceğini sanırsın
boşu boşuna
karanlığa kurduğun sessiz ve eğreti köprülerde
duyan olmaz çığlıklarının çınlamalarını
kendin söyler sonra yine kendin dinlersin
...
...
sen
iyisi mi dinle beni
güneş çiçek açarken
uyandır kış uykusunda unuttuğun gülücüklerini
iki bahar arasına gerdiğin ipte kurut
dişlerinin arasına sıkıştırdıklarını
artanları da gün mavisi bir uçurtmanın kuyruğuna bağla
sal ipini sonra
uçsuz bucaksız boşluğa
şakaklarından güz akan bir derenin suyunda yıka
dudağının kenarına yapışan çamurlu sözcükleri
göğüs kafesinde sıkışan tüm fırtınaları kus
yosun tutmuş yeşil kayaların üstüne
uyakları çıplak bir şiirin tam ortasında
yağmur damlalarına çiğnetirken düşlerini
buğday başaklarının gökyüzüyle öpüşmesini bekle şimdi
sol işaret parmağımın ucuna iyi bak
için için yanan kırık bir si bemolüm var benim
sana ilk kez söylediğim
biliyor musun
umut hiç tükenmez
sakın ama sakın unutma
09 / 2014 SIĞACIK
Umut bu tükenmesi her şeyin bitmesi, bir de özelliği var ki tam onu kaybettiğin an da aniden çıkıyor ortaya orta da ne olursa olsun aşk ya da başka herhangi bir olgu. Tebrikler içtenlikle Ayhan ağabey...👍