Yüksek Çözünürlüklü Rem
Kirpiklerini yakan gözlerinin kendiliğinden siyahı
Sır okunmasız, dudaklarının arasında mecazi gülümsemelerle
Duyulmamış cam kırıklarının sesi ıslak ve yağmurlu
Bu ilkti nefesime ödünç rüzgar çizmek
Sondan bir önce avuçlarımla kapatırken gözlerini
Senden ben- sonra izafi yaşamaktı ...
Masum bir müze on bir kelime eski bir resimde
13 ons ağla, kurak bir kıta ve kimsesiz
Sonra uykuna sızan kemirgen şiirlerle
Kemiklerinde sızlayan kanın en sıcak
Yarasına bas yüzümü de
Göğsüm narkozsuz açıla bilir
Belki gece ansızın bir otopside
Yerin yüzüne açılan her meridyen
Dökülür bir damla suda
Dünya yeniden yaratılır
Ağzının kuzeyinden
Çarptığında ölümcül hüznün krateri
Parçalanan ruhun doğrandığı ceremesinde
Endişem kim tasarlayacak uçurumumu
Korktuğum im lerde mi asılı kalacak gece
Kimim eksikliğim ve yokluğum
Kimim sessiz kimsesiz kimliksiz
Bölünerek eksilerek savrularak
Ya da...ne bileyim
Nuhtan kalma tufan artıkları
Mesih ölmüş olmalı
safir
Labirentinden
Bir yangın mı bana
Seni lavıma ayırdım
Yaşayamadığım her günü
Yakarak
Dün
Senin sesinde
Son nefesini
oynadım
Çok uğultulu grizu rengi solmuş ruhun
Soluğunda bir dağ esintisi
Ezberlenmiş masallarda ölüm tiryakisi her sufle
Her replik sonrası iki çizgi avuçlarımdan göğüsüne
Nabzına düşen binlerce yontu bıçağı
Yalnız muamma
Benden çoğalan
Önceden bir sonra
Bilmem anlata bildim mi
Üç gündür dünya...
Özlemiştik Cumali Çorbacıyı ve şiirlerini tekrar hoş gelmiş aramıza mısraların arasında kelimeler dans ediyor adeta...👍🤐👑