Aiti Eştirme 33

33] Yani insan yerine hayvanların kurban edildiği dönemlerin anlayışına göre sıpa kurbanına yorum yapıldığında bu fiil eşek sıpası kurbanına denk geliyordu. Geçmişin nesnel ya da öznel anlatımlı tavırları şimdimize göre hayat bulur olmadığından, yapılan eylemin şimdi ilende açık anlatımları yapılamaz olduğundan, söylencelerin anlamı adeta şifrelenir gibi olmuştu. İşte bu tür ittifakları anlatan bir Sümer şiiri:

'Adı yokken göğün daha
Yerin daha adı yokken
Tanrıların ondan var olacağı Apsu'nun
Her şeyi doğuracak olan ilk yaratıcı ana Tiamat'ın
Suları karışıp bir oluyordu
Ne demet edilmişti otlar
Ne de düzenlenmişti kamışlar
Hiçbir tanrı belirmemişti daha
Ad verilmemişti hiçbir şeye
Hiçbir kader öngörülmemişti daha
Tanrılar var edildiler sonra onların bağrında
Adlandırıldı önce Lahmu ve Lahamu
Gelişip çoğalınca onlar
Onlardan daha üstün olan
Ansar ve Kisar var edildi sonra
Güne gün, yıla yıl eklediler
Düzenlediler zamanı.
...
Enuma Eliş'ten kısa bir alıntı.

Sosyal toplumların, birbirleri ilen olan girişimlerine başlanarak, irtibat ve ilişki eşmelere girişmeleri ile coğrafi tanımlı yer ve yön adları, insanın yerleşme yerine göre, insanları belirten yer tanımlıkları oldu. Sosyal aidiyetçe totem adları ve daha sonra da birey adlarına dek tanımlıkları, zorunlu olacaktan böylelikle girişmeler konusu oldukça, ihtiyaçtan ortaya çıkıyordu.

Sosyal birlik içine doğan insan; olgu ve olayları toptan algılayıp, toptan gerçek eşmesi ile o sonucu o şekil biliyordu. Bu nedenle de ilk isim eşmeler grup tanımlı isimlerdi. Daha bütünden parçaya geçişin ilişki eşmesi henüz ortaya çıkarılmış değildi. İttifak merkezlerine giren her bir grup, yönleri belirten sur kapılarından; örneğin, kuzey kapısında, kuzey yerliler; doğu kapısında, doğu yerli grup aitleri ancak girebiliyordular. Bu isimler grubu belirtir grup aidiyet isimleri olmaktan öte gitmiyordu.

Bu ara totem adları da grup adları idi. İtler ülkesi, akrep adamlar, eşekler ülkesi gibi. Bu tür anlatılan güya masalları hatırlayınız lütfen. Yine emek tasnifi isimler (kutsal Me'ler), meslekler; özel adların doğmasında, tümel isim belirtir olmaktan çıkıp daha çok tikelliğe doğru bir yaklaşım olmakla, tekil isimlere (özel isimlere) doğru bir seyir izler gibidir. Baltanın adamı, çapanın kazmanın adamı, dericiler, dumuziler gibi. Çakal adamlar, öküz ya da boğa insanlar.

Özel adlar belirmeye başladığında, isimler daha çok inancı etnik aidiyetli isimler oluyordu. Sözgelimi Mısır'da isimler Amon tanrısına izafen hep Amon'la başlayan kelime, ya da kelime gruplarıydı. Ya da Aton'la başlayan kelimelerden veya kelime gruplarından oluşuyordu. Amonhotep (tanrı Amon'un hoşnutluğu anlamınaydı), ya da Akhenaton (tanrı Aton'un hizmetçisi anlamına. Enki Tanrı En'in oğlu ya da Tanrı En'in aitidir. Uruk- Urukki, Uruğun evladı, Uruğun aiti. Öyle ki inancı etnikti ve yer aiti, ya da meslekten isimler, günümüze değin devam eden isimlerdir. Abdullah, Abdurrahman, Abdulkadir, Cabbar, Kerim vs. onlarca isim

İsim eşmeler önce toptan grubu belirtir tanımlardı, aidiyet tanımlıydı. İsimler iletişe bilmenin ve anlaşabilmelerin, tarif edileni, anlatabilir olmanın; mutlak sonucudur. Artık böylesi kimlik eşmeler, ittifakın bir biri ile olan bağıl ilişkileri nedeniyle, ittifakın yaşamlarındaki ilişkileri içinde olan, önem sıralamasına göre inancı ve aidiyeti, isimlendiriliyor olabilirlerdi. Bunlar o ana kadar, adı hiç lazım olmayan (deve, ağaç, öküz vs.) nesne ve olaylar artık insan özelliği de olup çıkıyordu. İsimler bundan sonraya, aktarılan tutum edinilen; şimdinin birer devrimi idiler.

'Gök, yerden ayrıldıktan sonra
Yer, gökten ayrıldıktan sonra
İnsanın adı konduktan sonra
An, göğü alıp götürdükten sonra
Enlil, yeri alıp götürdükten sonra
Ereşkigal, Kur'un ödülü olarak ele geçirilip götürüldükten sonra...'

Sürecek

03 Aralık 2010 3-4 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    Doğrusu daha önce fak edemediğim için üzgünüm. Çok geniş bir yelpazeden ve bilgiye dayalı parça parça sunduğunuz yazılarınız , belgesel bir kitap niteliğinde...

    Yoruma değil okunmaya ihtiyacı olan yazılar, yazana değil okuyana sunacağı çok şey var.

    Okumaya ve öğrenmeye devam, saygımla ve teşekkürler...