Aiti Eştirme 8

8] Bu sosyal içgüdü, kişi ile doğmaz, aksine kişi bunun içine doğar. İçine doğulan ortam, hem cazibe alanıdır. Hem devinim veren, devinim sel sevki tabi gerilimler alanıdır. Aitlik, karanlığın ürkünçlüğüne göre, ışığın aydınlık olmasındaki cazibe gibi ve ışığın soğuğa göre sıcak çekek oluşundaki cazibe gibi çekmesi vardır. Yine havanın da sıcaklık ya da soğukluk algısı vermesi ile girdiği kendilik pozisyonlar gibi kişi hislerine göre, aidiyetçe olan çekimle yenleri, zorunlu bir taklidi yönelimlerle, rehber edinilir.

7- Aidiyet, sosyolojik birimlerin içinde çıkıp, sosyal birliğin dışına yansıyan ve sosyal birliğin dışından insana doğru, sosyal çevre olaraktan etkime yapacaktan sonra odağa dönen bir iç dış, iletiştim ve iletişimce girişmesidir. Bir organize oluşturlar. Uykunuz geliyorsa bunu, bir sebep kılışla (bilgi yerine) açıklamak ve o açıklamaya dek davranışlarını, neden kılışla (yorumundan yasa) ortaya koymaktır.

Başlangıç koşullarında aidiyet, bilgi ve bilgilenmenin yerini alan bir nedence olan nedensellik ilişkisi koymanın sosyal olaraktan biçimlenişidirler. Sosyolojik olaraktan da aidiyet, özeğe ilişkin, değinme alanı içerisindeki sosyal birlik insanlarının, özeğe yönelmesini sağlamaktır. Yani sosyal birliğin atım kalbi olan kıble, kutsal yer tabusudur. Sosyolojik olarak özek (merkezi otorite) ve alan (sosyal birlik devinim girişmeli yerce) aidiyet, yapılanması ile kendisini ortaya koyar.

Özek alan, yapılanlara bir nedence davranma olurlar. Yaptıklarını zihince sindirir olmanın, kararlı olma düzlem coşkusunu elde edişlerine, bilme olurlar. İnsan eğilimi böylece çek imlenip giriştirilir.

Böylelikle de aidiyet, aynı özekteki, birlik üyelerine dek sanal ayna yapılanması içindeki görüntü aksını verir. Alan, aynı bir örnekli yansıma davranışlara tabi insanların çekikleşen girişme ve yönelme; eğilim eş ilme devinmesi olur.

Böylesi bir organize kendiliğinden bir otorite ve kendiliğinden bir meşrulaşma ya da gayrimeşru olma gibi algılama baskısını ortaya koyar. Çünkü aidiyetlikler temeli, güçlü bir nedensellik bağına bağlı bir girişme ruhudur.

Bu sosyolojik girişmenin doğru ya da eğri okunur olması önemli değildir. Sizin aiti davranışınıza sosyal yorumlu bir sosyal güçle, nedensellik oluşturur olması önemlidir. Temel aidiyet 'ocak' oluştur. Ocak oluş kalabalık bir aile bağıdır. Anne baba kavramalı olmayan, analar babalarla bir kılana aitlikti. Bu dönemde yurt ya da aynı yerlilik vatan bağı tam değildir. Aynı yerli olan vatan bağı, daha sonraki yerleşik dönemle güçlenecek bir ocak bağıdır. Beli aidiyetçe anlamalarla, belli dil anlaşma ifadeleri ile toplu savunma ve toplu yeme, içme, barınma eylem ve ritlerini giriştirir, ocak duygusu.

Sonuçta aidiyet ocak bağları, gelişmelerin seyrine göre düzenlenip, kurallaşıp, anlamlanıp üzerinde kişiler foyasını ortaya koyacağınız, temel düzlemsel ve zamana bağlı, zemin devinmesini oluşturacaktır. Bu gide gide soyut kanı anlamalardan çok, somut nesnel anlamalarla biçimlenecektir. Günümüze gelindiğinde bunun bilgi ve deney temeli, daha çok ağırlıkla, toplumsal oluşu ön planda olacaktır.

Burada soyut kanılıştı anlama üzerinde bir paragraf açayım. Soyut kanılarınız hiçten gelmez. Bu sizin bir içsel ve tecrübece zaman düzlem girişmenizin yansımasıyla ve şimdiki zamanla dışınıza dek olan eylemsel etkime ve etkilenmelerinizin, somut yansımalarınızın, girişen marifetidirler. Başlangıç dönemi içindeki belki de tikelce var bulunuşlar içindeki atalarımız, bu girişmelerini deneysel bilgi ve tecrübelerle okumadıkları için, bu okumalar, zihnin kontrolsüz (deneysiz) işleyiş anlamaları ile ortaya konamamasından ötürü, çarpıtılarak; içine minnet duyguları da katılarak, geliştirilen anlamalardır.

Bu yüzden soyut anlamalar da, kökence somut kaynaklıdır. İnsanların daha eylemlerini, nedensellik bağı ile ilişkilenemediği bilgisizlik dönemi ürünü; okuma, anlama ve yorumlamaların, soyuttan soyut üretmesidir. Soyut anlamalar, somut anlamalardan girişen, geliştirilen, organize klan bir yansılanıma ve yansıtılıştırlar.

O halde aidiyet ilişkisi, somutça olan ve soyutlaşan anlamaların, giderekten de tekrar somutlaşan; ikili, birlikte bağıntılı yansıma ve süreçlerle durumdan duruma geçişinin, ön ve art arda oluşlarının, birbiri yerini alması oluşmadırlar.

Ait olmak; sendenim, sana aitim, senin gibiyim, seni anlıyorum, seninleyim denmesinin bir iletişime ve enformasyonlarını verme şeklidir. Bu sinyalizasyon üyelerine her daim kendisini tanıtıcı sinyal gönderme etkinliğidir. Ki kişilerin benzerleri ile girişmesini sağlar. Aralarında huzur ve güveni, birlikte bulmanın rahatlığını sağlar. Görsel, anlayışsak, sanalca girişen imlenmeleridirler.

Kişi kendi aiti eşme alanında olmadığı zaman; yabancısı olunan, yadırga bir yerdedir. Çok ürkektir. Kişiler bu gibi yerlerde, davranışlarının nasıl olması gerektiğini bilemezler. Ve ortama sinyal verdikçe, sinyaline karşı uygun cevabını alamadığı her alan, onların yabancısı olduğu, tedirgin edici yerlerdir. Bu yerler hep rahatsız edicidir. Ortama hitap edemezler, ortamın hitabını okuyamaz bir telaştadırlar.

Bu yüzden ürkek ve tedirgin davranışlar, huzursuzluklar gösterir. Bir an önce kişi ya da kişiler orayı terk etme eğilimi içinde bulunurlar. Aidiyet, karşı aidiyetlerden rekabetçi ve kavgalı olmanın da bir aiti eşmesidirler. Ancak ileride, toplumsal aşamanın ufukta belirmesi ile aidiyetlik şiddetle ele alınıp, yeni ittifaklar içinde, ittifakı giriştirilebilecektir. Ve yeni bir ittifakı ortak dalga üretimi var edilebilecektir.



Sürecek

18 Ekim 2010 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar