Anlamak Gerek 33

Karşılıklı yüküm içinde üreten grupların yaptıkları takas süreci, grupları birbirine karşı yeniden ve yeniden üretime yükümlülüğü içine soktu. Böylesi bir yükümlülüğü ön gören üretim hareketi içinde köleci sistemin dediği gibi bir arz ve talep girişmesi nerede, nasıl yapacaktı? Unutmayın ki ne açlık ne savunma ne cinsellik arzda değildi, talep te değildi.

Üretim ilişkisinin de üretimin de üretimi yapan kişiler üzerinde bir karşılığı vardı. Bu karşılıklı bağıntı kendi somut süreçleri içinde kendi diyalektikti değişme ve dönüşmeleri içinde ittifakı süreçle birlikte kendisini belli bir tarihi aşamaya (köleci süreç gibi anlayışları uygulanır olma içine) getirdi.

Belli bir gelişmişlik aşaması özne olanı nesne gibi nesne olanı özne gibi göstermenin olanaklarını ortaya koyacaktı. Özne (akıl) neden, nesne (eylem) sonuç gibi söylenecekti. Üreten ilişki kolektif güçle birlikte kişileri üreten bir özne yapmıştı.

Böylece kişiler, kişi özneli kendi imajlarını bencil telakkiler içinde imajdan okumaya, imajdan yorumlamaya başlamıştılar. Kişi çıkarcı imaj okuması içinde bencilliğin istendiği gibi eğip, bükme düzenlenmesi yapılır oldu.

Artık üreten ilişki seviyesi süreci, en basit biçimiyle üretimi kişiler özelinde yapılır bir düzeye getirmişti. Kişi bu düzeyle düşünmeye başlayacak ve bu düzey içindeki düşünce ve tasarımlarını süreç içine sokacaktı.

Nasıl olsa kolektif süreç kolektif yapı içinde kolektif yeteneği kişi yeteneği üzerine aktarmıştı. Artık kişi birçok durum karşısında kolektifi bir yeteneği kendi yeteneği gibi davranabiliyordu. Enfeksiyon burada neşet edecekti.

Üretimli başlangıç koşulları içinde, üretilenlerin her biri bir totem grup mesleğiydi. Bu etki gelişmenin içine ittifakın üretim hareketi de katıldı. İttifakı kolektif yetenek, ittifakı kolektif donanımlar bezeli potansiyel ve depo bilinç; köleci sistem içindeki bir kişiyi veya kişinin ailesini bahçe, bağ ekip dikme eylemi içine soktu.

Kişilerin kullandığı kolektif depo enerjisi ve kolektif depo geri bağlanım enerjileri ile kişi, hayvan besliyordu. Çünkü bir kişinin üretim becerilerini ortaya koyan tüm ön koşulları kolektif yapı ortaya koymuştu. Kişiler keyfi olabilirdi! Kolektif yetenekli kişi, kolektif yeteneği imajdan okuyordu. Kişi eğip büktüğü düşünceleri kişisi bencilliğine dönüştü. Enfeksiyon buydu.

Kolektif özgeciliği benimsemiş görünen kişiler, özgeciliği kendilerine sütre yapmışlardı. Böylece sütre gerisindeki bencil art niyetleri özgeci davranış üzerine kuluçka etmişlerdi. Kuluçka gizliliği içine oturan mağrur düşünce, özgeci görünümlü art niyetler bu özgecilik ekseni içinde kendisine eylem alanı açacaktılar.

Kişisi bencillik kolektif süreci erdem olarak benimseyenlerin omuzları üzerine yüklenecekti. Erdemsiz oluş, erdemli tutumlar içine tüneyip yuvalanacaktı. Erdemli tutumlar olmasa, erdemsiz tutumların istismarı olamayacaktı. Kolektif tutum herkesin erdemli olmasını ön görüyordu.

Oysa köleci sistem kitlesel erdem karşısında kimi kişilerin erdemsizliğini ön görüyordu. Kuluçka olan tuzaklı kişinin tavrı, erdemlilerin üzerineydi Tuzak bilmeyen kişilerin erdemli tutumu; tuzaklı kişilere bol verimli, bol getirisi olan bir sağlama alanına dönüşüyordu.

Erdemsizler olmadıkları halde herkese erdemi salık verirdiler. Herkese erdemli gibi görünen iki yüzlülerdiler. Erdemsizler bu tür kurulan tuzakları akıl görme nedenle, erdemlileri aptal görmekle içten içe mağrurlandılar. Kendi erdemsizliklerini birçok hile ve söylemlerle, erdem içinde tuttukları kişilerin erdemleri üzerine ilişkilediler. Asalak oluş buydu.

Erdemsizler erdem içindeki erdemsizliği; bir nüzul sebebi var sizin bilmediğiniz bir hikmeti var demekle erdemsizliği bir hak, bir meşruiyet gibi güzel gösterdiler. Güzel gösterilen, kendisini efendi yapan bu hikmet, kişileri köleleştiren özelleştirmeydi. Kendisine paydaşlık tanıyan sisteme karşı kendisine ortak tanımamaydı. Kurnazlık, kişisi sahiplikler üzerindeki kurgulu erdemsizlikleri, erdemleri olan sistem içine oturmanın, hilesiydi.

Bu hile yeni imajdı. Şimdiki imajdı. Ama erdemlilerin bilmediği imajdı. Cin işi şeytan işi diye erdemlilere yasak olan imajdı. Bilmesi istenmeyen imajdı. Hep bilmeme, bilgi sahibi olmama üstüne çalışılacaktı. Bilmemeyi kesikli sürekli hale getirilecek bir imajdı. Okumuşları görünce afakanlar basacaktı.

Erdemliler de kolektif özverinin alışma yaratan körlüğünden ötürü, zaten aykırı düşünme olan erdemsizliği bilmek istemiyordu. Erdemsizlik erdemli olanın akıllarına gelse de melek erdemsizlikleri bilmekten kaçınıyordu.

Bunlar bir üst yapılı sürecin püf noktasıydı. Kolektif yararın, kolektif aklın hilafına oluşur. Bunlar kolektif aklın, kolektif yararın sürüp gitmesi içinde semirip nemalanan imajdan okumalardı. Erdemsizler bu türden imajdan okumalarla; bu tür kolektif yarardan sapan imaj düşüncelerini kendilerine tutulacak hidayet yolu kıldılar. Erdemli olanla erdemsizin hidayet yolları farklıydı.

Birinin erdemi, almaktı. Birinin erdemi vermekti. Birinin erdemi kendisine boyun eğilmeyi gerektiriyordu. Erdemlerinden ötürü saygı duyulandı. Diğerinin erdemi tam bir teslimiyet içinde alçak gönüllülükle erdemliye boyun eğmekti.

Erdemsizler, imajın kendi kendisine firari düşünmesi içinde olan bu tür kurnazlarıyla; bu tür erdemsiz düşünceleriyle ve bu hesaplarıyla özgecil olanları kandırdılar. Kandıran tuzakla mağrurlandılar, kibirlendiler.

Kolektif eksenli, kolektif yararcı, diyalektikti üreten ilişkiye sahip bir inşa; kendi dışındaki nedenlerden ötürü, sosyal bir gelişme içindeydi. Böylece hemcinslerimiz üreten toplumla sosyal faaliyetli bir evrimin içindeydi. Bu evrim neye karşı sosyal evrimdi?

Kişilerin doğa içindeki kendi başlarına tekil durum içinde bulunmalara göre evrimdi. Üreten gruplar sosyal grup yaşamına göre evrimdi. Sürü yaşama göre evrimdi. İlk başlardaki uzun süreli totem sosyal yaşama göre evrimdi.

Üreten bu süreç sosyal evrim olması kadar hemcinslerimizin soyutlama gücünün de evrimiydi. Aksi halde bu soyutlama gücü evrimi olmasaydı hemcins insanlar, El mana anlayışlı köleci sisteme kadar evirilemezlerdi.

İşte bu soyutlama gücünü veren evrim nedenle insanlar deneyden gelen bilgiyi, gözlemden gelen bilgiyi, kolektif aktarımla gelen üreten bilgiyi soyutlama gücü yaptılar. Kişiler üretimden gelen soyutlama gücünün evrimi nedenle hayli düşündüler. Neydi bu düşünme? Kolektif üreten ile kolektif paydaşlı olan sürecin zıddı içinde olan çok türlü düşünmeydi.

Olmakta olan kolektif paydaşlı kolektif süreçli davranışların erdemi içinde olan tutumlara karşı, hile içinde olmanın düşünmesiydi. Evrimsel soyutluk içinde olan beyin yansımalı imden, imgelerden, yeni imajlar oluşuyordu.

İşte olup biten şuydu. Pratiğin verdiği bilgi imajı içine katılan bir üretim imajı vardı. Temel geliştirici ve temel dönüştürücü olan sürdürülebilirlik üretimden gelen imajın soyutlamalarıydı. Kolektif oluşla, üretimden gelen grubu yaşat ki yaşayasın imajı şimdi de zıddı durumla gemisini kurtaran kaptan imajlarına, dönüşmüştü.

İşte kurnaz hemcinsler üreten kolektif sürece, imajdan okunan yakıştırma anlamlarla baktılar. Yakıştırmaları “neden” gibi gösterdiler.

Sonucu olanı neden yerine koyan yanıltmayı ve yabancılaştırmayı kişi bencilliğine göre eğip büktüler. Eğip bükme içinde yorumlanıp söylenilen soyutlamaların, birçok kez imajdan okunma tekrarları yapıldı. Üretilen bu söylentilerden birisi de şimdiki arz talep gibi uydurmalarıdır. Bu mantık içi tuzaklı niyetlere kâr ve sömürü kazancı vermeye dayalı olan mantıktı.

Böylece kolektif tabanlı zorunlu deneyimler; öznel, hayali, soyut ve sanal imajlar tüccarlığa, kazanç mantığına dayanak yapıldı.

İmajdan yapılan sanal okuma içinde, okunup söylenenlerle kişinin ruhu, kişinin bedeni ve kişinin bilinci teslim alındı. Kişileri teslim alma işini EL MANA ANLAYIŞI ORTAYA koydu. Tüm dinler bu sömürücü mantığın ve kişiyi köle kılan mantığın ideolojisiydiler.

10 Aralık 2019 7-8 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar