Anne Olmak

Her şey aniden başlamıştı.İçinde bir kıpırtı farklı bir his,kendinden bir parçanın nefesini duyuyordu sanki soluğunda. Önce irkildi bu çok ağır bir yük gibi geldi ona..
Ama o ağırlık yerini kısa sürede tuhaf bir hazza bıraktı. Bedenindeki değişimleri gülümseyerek izlemeye başladı. Oysa ne kadar çok korkardı kilo almaktan bir gramı bile dert ederdi kendine günlerce. Şimdi ise aldığı kilolar bedenine rahatça yerleşiyor onu iki kişilik bir dünyaya hazırlıyordu.
O bir ummandı artık. Yaradan'ın lütfettiği her nimeti büyük bir iştahla yiyor sonra bunları kanıyla içindeki cana gönderiyordu.Adım anne diye düşündü ve bu kelimeyi kendine yüzlerce kez tekrarladı.Anne anne! ne güzel bir tınısı vardı Yarabbim anne!

Oysa annesine anne derken hiç fark etmemişti bu kelimenin ne kadar güzel olduğunu. Gözlerindeki pırıltı saçlarına tenine yayılıyor ona bakan herkes bu ışıltıya hayran oluyordu.
Daha önceden fark edemediği pek çok şeye daha dikkatle bakmaya başladı.
Bahçe kapısını onarmalı dedi. Balkon demirlerini yükseltmeli.Gelecek kış sıcak aletleri daha yüksek yerlere koymalı. Bir den aklına elektrik prizlerinin çok aşağıda olduğu geldi..

Aman Allahım! dedi bunları hemen yukarı çekmeliyiz.Artık her şey ona tehlikeli gelmeye başladı bebeğine zarar verecek en basit şeyleri bile düşünüyor ve evin içini adeta bir koruma alanına çeviriyordu hayallerinde.Nerdeyse dikeni batacak diye bahçedeki güllerin sökülmesini bile isteyecek hale geldi. İlk haftalar böyle evhamlar kurgularla geçti. Ve anneliği ruhunda giderek olgunlaşmaya başladı evhamlar yerini yavrusuna kavuşma heyecanına bıraktı.

İçindeki minicik canın sesini duyuyor ve onunla konuşuyordu. Yüreğindeki o yumuşak anaç sıcaklık gözle görülmeyen ama hissedilebilen bir armoni gibi yavrusunu sarıyor.
Bebek bu tatlı rehavet içinde bazen huzurla uyuyor bazen sıkıldım artık der gibi tekmeliyordu, küçük ama emin odasının duvarlarını. Zaman ilerledikçe artan bir hevesle can parçasını daha doğmadan hayatının bütününe yerleştirdi. Artık onsuz bir dünya düşünemiyor geçmişte kalan hayatı sanki yaşanmamış gibi geliyordu. Çocukluğu anneydi genç kızlığı anne. Aslında evlilik kararını verdiği gün nikah defterine imza atarken bile o hep anneydi.

Aynaya her bakışında gördüğü anneydi,kendinde annesini görüyordu adeta..Kır çiçeklerinin kokusu arının petekteki dokusu,o güne kadar sevdiği her şey içindeki canla bütünleşiyor hayata baktığı pencere genişliyor renkleniyordu. Daha önce bilmediği tüm hisler dolu dolu benliğine yerleşmeye başladı.Aşk bu olmalı dedi evet aşk bu olmalı. İnsanın kanıyla canıyla büyüttüğü koruduğu sakındığı daha doğmadan sevdiği özlediği evlat sevgisi aşk olmalıydı. Bu derin ve sonsuz hissin başka türlü bir açıklaması olamazdı ki.

Birden ve yine aniden bir sancı ile kıvrandı bütün bedeni kasılmış kanı çekilmiş gibiydi.
Hissetiği acı öylesine büyüktü ki;
Ah Allahım! ölüm de bu olmalı diye ürperdi. Ancak ne tuhaf korkmuyordu bu ölesiye acıya rağmen tek istediği yavrusuydu onun yüzünü görmekti.Tüm azalarına yayılan bir sancı ile vücudunun sanki parçalara ayrıldığını hisetti o an aklına annesinin sözleri geldi.

'Öleceğini sanırsın ama çoğalarak yaşadığını anlar ve muhteşem bir güçle canlanırsın'.

Kalbi duracak kadar acı çekiyordu. Elleri gözleri hatta saçları bile tel tel kopuyor içinde ateşler yanıyor kasırgalar tüm bedenini uzaydaki bir boşluğa fırlatır gibi lime lime ediyordu.
Ah! o an son dakika bebeğinin sesini dünyaya geliş nidasını duyduğu işte o an ölüyorum dedi. Ruhu parlak bir ışığın peşinden sürüklenir gibi döndü döndü ve ışık kocaman bir taç oldu.
Evet artık annelik tacı nurlu parıtısıyla başına yerleşmişti.Bu ölüm değil di yaşamak yavrusuyla yeniden doğmaktı. Cennet bahçesinden gelen muhteşem bir koku bebeğinin teninden bağrına siniyor ve cennetin en leziz meyveleriyle tatlanmış ak sütü yavrusuna rızık olarak göğüslerinden akıyordu. Rabbin mucizesiydi ve makamların en yücesi ile mükafatlandırıl mış ''Anne olmuştu!


ŞÜKRAN AYDOĞAN / GÜLCENAZ / YALOVA / 13.MAYIS.2012

28 Aralık 2012 4-5 dakika 27 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar