Ayrılık Enkaza Dahil - 3 - 4 - 5

Nikah akabinde düğün de yapılmış ve akşam üzeri
imam nikahından sonra yeni çiftler başbaşa bırakılmış,büyükler kendi dairelerine geçmişlerdir.
Kaynana, gecenin anlam ve önemine uygun, bir film seçip video`ya takmıştır;
'Sylvester Stallone'nin 'İlk Kan' film`ini, eşiyle birlikte seyrederken, kahvelerini keyifle yudumlamaktadırlar.

Sevgililerin ruhları ve tenleri bir bütün olmuştur artık.ilk kez aynı yastığa baş koymuşlardır.Ertesi gün birlikte uyandıkları ilk sabahları ve yaptıkları ilk kahvaltı olacaktır.
Dudağında sıcak bir buse, kulağnda şarkı gibi bir sesle uyanır prens bey;
Günaydın Aşkıııım! ..
Prenses eşinin ellerinden tutarak kalkmasına yardımcı olur.
Geçmişte bu kadar mutlu uyandıkları bir sabah olmamıştı, kimbilir gelecekte de belki olmayacaktır! ..

Aradan bir yıl geçmeden aileye üçüncü,peşinden dördüncü birey katılmıştır.
Aşkın meyveleri aileye yeni bir bağ yeni bir mutluluk getirmiştir.Tabi ki beraberinde zorluklarıda...
Önceleri hastalık bir iken şimdi dört olmuştur.Biri hastalansa dört kişi üzülecektir.
Bu arada kaynana da değişmiştir.sürekli içişlerine müdahale edecektir.
Yeni bir daire alma hesaplanır hangi parayla?
Aşkın gücü var ya elbette elele verip çalışarak bu ihtiyaçta giderilir zamanla...
Şimdi aileye araba şart değil,farz olmuştur.
dörtkişi balık istifi otobüslerde nasıl gidilir ki?
Yoğun bir tempoda çalışmaya başlayacaktır evin Reisprensi.
Derken...
Aradan yediyıl su gibi akıp gitmiş, çocuklar okula başlamışlardır.
Aşk yüreklerin köşesinde, ilgisizlikten; öksüz bir çocuk gibi, boynunu bükmüş, başını okşayacak birilerini beklemektedir...
Zavallı aşk! ..

Ayrılık Enkaza Dahil - 4

Kendi işyerini işleterek, evinin geçimini sağlayan prens`in geliri giderlerini kılpayı karşılamaktadır.Akşamları esnaf arkadaşlarıyla takılmaya başlamış birkaç kadeh atarak gerilen sinirlerini gevşetmeye çalışırmaktadır.Artık eve rötarlı gitmeye başlamıştır.
Daha önceleri kapıda kaşılayıp boynuna atlayan prenses; 'Yine içmişsin,leş gibi kokuyorsun' tepkisiyle karşılamaktadır.Birkaç yıl sonra içkiyi tamamen bırakan prens işini düzene sokmaya ne kadar uğraşsa da toptancı borçları epeyce birikmiştir.
Dükkan camına 'devren kiralık'yazısını asmıştır.
bir süre sonra satıp, eline geçen paranın, yarısıyla borçlarını kapatıp kalan yarısını da işsiz günlerinde harcayıp bir kargo şirketinde işe girecektir.Kendinden ağır kolileri kaldırıp indirmek hem bedenen hem de ruhen yıpratmaktadır.Mecburen çalışacaktır çünkü evde yemek bekleyen üç kişi daha vardır.
Hiç beklemediği bir anda, hayat tuzağını kurmuş ve karşısına bir 'Afet'çıkarmıştır.Bu afet hayatını felç edecektir.Akla hayale gelmeyecek dolaplarla kendine aşık edecektir.Daha sonra da ortadan buharlaşıp kaybolacaktır.Buna çok içerleyen prens,bir akşam körkütük sarhoş olacak ve sadece onun numarasını bildiği ikinci telefon sim kartını prenses bulacaktır.
Telefonda kıyıpta silemediği aşk mesajları vardır.
Aşk çoktan sessizce çekip gitmişti şimdiyse kalan sevgi ve saygı da tarihe karışmıştır.
Artık prens ve prenses; 'Aynı çatı altında, iki ayrı odayı aydınlatan, iki ayrı lamba'olmuşlardır.
Habersiz gelen bu şiddetli deprem aileyi yerle bir etmiştir.
Yürekler enkaz altında kalmıştır.Ruhlar can çekişmektedir.Herkes öncelikle kendi yaralarını sarmaya çalışmaktadır.
Bu yaralar hiç kapanmayacak,kapansa bile izleri asla kaybolmayacaktır.

Ayrılık Enkaza Dahil - 5

Neden Aşklar ilk günkü tazeliğini, ilerki yıllarda koruyamaz?
Neden eskiden sımsıkı saran kolların, zoraki sarılmalara başladIğı farkedilmez?
Neden artçı depremlerde duvar ve kolonlarda açılan belli belirsiz çatlaklar önemsenip tamir edilmez?
Neden günde beş saat televizyona zaman ayrılır da
bir saat sohbete ayrılmaz?
Neden her gece okeye bir kaç saat ayrılır da kitap okumaya ayrılmaz?
Neden spora başlamak için vücut hatlarının yağ bağlaması beklenir?
Neden hitap şekilleri ricadan emire dönüşür?
Neden hep sorunlar konuşulur da çözümler konuşulmaz?
Neden monotonlaşan hayatı renklendirecek formüller aranmaz?

Oysa; 'Küçük alametler büyük felaketlerin habercisidir'...
Prens ve prenses,küçük ayrıntıları gözardı edip, hep evliliğin eskimişliğine yorumlamışlardı belkide?
Bundan böyle, tüm çözüm yolları çıkmaza giren, karanlık bir labirentin içinde, çözüm arayacaklardır.
Enkazı kaldıracak tek çare kalmıştır; 'Ayrılık'...
Şimdi en büyük problem çocuklardır.Onların psikolojisi ne olacaktır? Artık onların büyümeleri ve okullarını bitirmeleri beklenecektir.
Daha sonra,herkes kendine, ayrı bir hayat kuracaktır. Ellerinde; 'sihirli asa`larıyla'...

18 Haziran 2012 4-5 dakika 9 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    😙Sevgili dost kalem,hayatın gerçeklerini dile getirmişsin.Ve biten birşey bitmiş oluyor ve yorgunluk bitkinlikten başka birşey kalmıyor.Enkazı dozer bile kaldıramaz çünkü enkaz dağ büyüklüğüne erişmiştir.!

    😙Emeğine sağlık😙