Ayvalık'tan Bir Veda Mektubu

Yasemin, seni en son Balıkesir otogarında bıraktım. Beni görmemeni istedim. Çünkü görsen, o gözlerinde hâlâ beni tutan o kırıntıyı fark ederdim, vazgeçerdim. Senin gitmen değildi zor olan. Asıl mesele, ben orada kalmaya devam ederken kendimi de götürmeni istememdi.


Ayvalık’a dönmek yaramı kabarttı. Her sokak, her taş, her dalga seni fısıldıyor. Ne kadar kaçarsam kaçayım, arkamdan sessizce yürüyor yokluğun.

Çay bardağında bıraktığın iz bile hâlâ orada. Ben o iz silinmesin diye camı yıkamıyorum. Ne saçma değil mi? İnsan, gitmiş birini bir bardak kenarında tutabilir mi?


Kendime uzun zamandır sormadığım bir soruyu sordum bu sabah:

“Ben, kendi hayatımın neresinde kayboldum?”


Senin gidişinle değil… Ben kendimden yıllar önce vazgeçmişim. O kafenin köşesinde oturup senin ne içmek istediğini tahmin etmeye çalışırken, neyi sevdiğimi unutmuşum.

Sen kahveni orta şekerli severdin. Ben?

Hatırlamıyorum bile.



Bir insan bir başkasını severken, kendinden bu kadar eksiltmemeliymiş.

Ben eksildim.

Sen dolu dolu bir valizle gittin, ben ise bomboş bir benlikte kaldım.

Kimi zaman bunun adına aşk dedim. Kimi zaman teslimiyet. Şimdi, ikisi de değil diyorum. Şimdi bunun adı: terk edilmiş irade.


Kendimden uzun süre haber alamadım. Aynada başka biri bakıyordu yüzüme.

Hatta bazı sabahlar uyandığımda ismimi bile anımsamakta zorlandım.

“Kimdin sen?”

“Ne için yaşardın?”

“Ne hayal ederdin?”


Cevaplar sustu.

Ben, kendime küstüm.

Sen gidince değil, ben kendimi terk ettiğimde başladı bu yalnızlık.



Bugün denize karşı otururken, yıllar sonra ilk defa kendimle bir çay içtim.

Korkarak da olsa konuştuk.

Ben, bana dargındım.

Ama sustukça, içimden çıkan kadın bana birazcık sarıldı.


Ayvalık rüzgârı saçımı karıştırırken, içimdeki kadın başını omzuma koydu.

“Yeter” dedi.

“Birini sevmek kendinden vazgeçmek demek değil.”

O an anladım…

Gidişler sadece dışarıdan değil, bazen içimizden de oluyormuş.

Ben, kendimden gittim yıllar önce.

Bugün döndüm.



Yasemin,

Sana veda etmiyorum.

Zaten çoktan gittin.

Bu bir elveda mektubu değil.

Bu, kendime yazılmış bir “merhaba” mektubu.

Belki geç oldu…

Ama biliyorsun, Ayvalık’ta hiçbir sabah vaktinde doğmaz.

Yavaşça gelir aydınlık, sabırla.

Ben de öyle geldim kendime.


Hoş geldim.



 

01 Temmuz 2025 2-3 dakika 43 denemesi var.
Yorumlar