Az Kalsın Yara Bandı Yüzünden Bir Çok İnsan Telef Olacaktı

Hep rastlarım Selami Ağabeye şehrin bir çok yerinde. Kendisi seyyardır. Seyyar derken seyyar jandarma değil tabi ki canım, seyyar satıcı... Bazen elinde çorap mendil olur. Kimi zaman yağmurlu günlerde şemsiye satar. Gün olur cüzdan satar. Bazı zamanda yara bandı satar. Çoğu kere saatlerce ayakta durur da bana mısın demez. Ona mısın ya da şuna mısın der mi? Derse de zaten onu da ben bilmiyorum...

Selami Ağabey değişik bir insan. Daha öncesinde astsubay imiş, her ne olmuşsa ordu ile ilişiğini kesmişler. Sorsan da ordudan neden ayrıldığını bir türlü anlatmaz. Fazla üstüne gittiniz mi de fırçayı yersiniz. ''Ben o defteri yıllar önce kapattım açtırma kutuyu söyletme kötüyü.'' der.

Kendisine bazen Ulusta denk gelirim. Bazen Gençlik Parkının önünde. Kimi zaman Hacettepe Hastanesinin yakınlarında... Başı kalabalıksa selam verir geçerim, değilse ayak üstü iki lafın belini kırarız da laf bir daha belini doğrultamaz. Değişik bir mal satma stili vardır. Ben sadece onda gördüm bu stili. Kim bilir belki de kendi adı ile anılıyordur bu stil. Bir gün denk gelirse sorayım bakayım.

Selami Ağabey bu değişik satış stilini en çok da yara bandı satarken hayat geçirir. Tam Selami Ağabeyin önünden geçerken şimşek hızı ile ''On tane yara bandı elli kuruş, bir lira, para değil be!'' diye kolunu suratınıza doğru jet gibi bir çıkardı mı apışıp kalırsınız. Bazen turistlere de yaptığı oluyor, tabi onlar alışık olmadığı için böyle şeylere donup kalıyorlar. Onu tanıdığımda ilk zamanlar ben de şaşırıp şoke oluyordum, sonra alıştım tabi yaptığı hareketlere...

Kamera şakası gibi adeta. Bir düşünsenize, kaldırımda yürüyorsunuz, sessiz, sakin bir şekilde, birden elinde yara bandı olan bir adam jet gibi elinde ki yara bantlarını ''Al al on tanesi bir lira.'' diye neredeyse gözünüze sokacak. Daha önce oradan geçmemiş insanlar haliyle şoke oluyor. Hele turistler önce şaşırıyor, sonra da gülüp gülüp fotoğraf bile çektiriyorlar. Öyle de gür ve davudi sesi var ki inanamazsınız... İri kıyım da bir adam. Askerlik yaptığı zaman cepheye gönder, düşmana bir bağırsın vallahi hepsi tulumlarını, silahlarını toplar son sürat kaçar. Tek mermi atmadan o muharebeyi mutlaka kazanır Selami Ağabeyin içinde olduğu ordu...

Kimi zaman yara bandı satarken, kolunu ileri hesapsız uzatıp da bir de yüksek ses ile bağırdı mı, insanların omzuna, yanağına, saçına geliyor eli, haliyle biraz mahcup da oluyor. Özür mözür dileyip geçiştiriyor. Yakın çevresinde ki komşu esnaflar es kaza yanında geçecekler ise iki üç metre açıktan geçiyorlar ki yara bantları yüzünden yaralanmasınlar... Bazen takılıyorum ''Selami Ağabey bu yara bandı satarken yine üç beş kişiyi yaralamışsın, hepsi seni mahkemeye vermiş tazminat davası açacaklarmış.'' diyorum. O da ''Yok, yok onlar beni sever sen sanki ...ıçından uyduruyorsun bunu.'' diyor bana ve yemiyor tabi ki...

12 Ağustos 2017 2-3 dakika 1371 denemesi var.
Yorumlar (1)