Bağıntı - 1

Siz, topluma ilişkin bildiğiniz tüm bağıntıları ortaya koymadan; sosyal yapıya (halka) dek bildiğiniz tüm bağıntıları (bilginin tarihsel göreciliğini) ortaya koymadan ve toplum ve halka ilişkin, görece bağıntı ve bağıntısısızlığını ortaya koymadan; ne demokraiyi tartışabilirsiniz, ne insan haklarını anlarsınız, ne insan özgürlüğünü ve insanın zorunluluklarını bilirsiniz.

Örneğin, halkın oluşması topluma bağlı bir kavram iken; halk olmanın, insan olmanın, bir bilinçler eylemi olan inançları ise toplumsal bir bağıntı değildir. Aslında bağıntıları ortaya korken, başlangıçta birlikte var olmuşlar tıpkı çocuğun olgunlaşmasıyla, anneden ayrılması gibi inançlar da, gelenekler biçiminde toplumdan alıp dönüştürdüğü referanslarla ve öznel avatar kalıp oluşlarla, doğasına uygun olurlukla toplumdan ayrılmıştırlar.

Günlük kullanım dilinin dışında, bir girişimeye, bir konuya, bir duruma dek, bir sözcüğün anlatmına vs. ye ilişkin ne kadar çok bağıntı söyleyebilirsek, konu okadar anlaşılır, çözülür oluşla uzlaşılırdır. İşte demokrasi; kişiler karşılaşması oluşlarla ortaya çıkmış olan, bir kişiler bilmesi savıdır. Savlar kadarda çok bağıntıyı ortaya çıkarmanın; bir kişiler arası girişmesidirler. Bu girişmeler; ilişkin kişi- kişiler arası ve kişilerle otorite arasında olmaktadır.

Kişi-kişi girişmesinin eski sosyal birlikçi aidiyet girişmesinden farkı şudur. Eski aidiyet kişi-kişi girişmesi bir şema davranışlı dayanışmanın sağlanışıdır. Oysa toplum aidiyet girişmesi; toplumun canlı örgenlik ilişkileri içinde oluşan, özne ve nesneye değin hataları görüşle; hataları ifade edip, hataları ifade ettirerek,tartışılan görüşler uzlaşılarak, düzeltme hareketinin dayanışması içindeki sağlayıştırlar. Uzlaşılmayan tartışma olgunlaşmamıştır. Her tartışma da, uzlaşma çıkarılmamalıdır.

Bir bilgiye, bir konuya değin; ne kadar az bağıntı söylerseniz, o konu bilinir, anlaşılır olmaktan çok uzaktır. Orada düzenlilik yerine, düzensizliğin kaosu dem sürer. Bağıntının her bir ilişkin bağcı olan girişmesi; bir parçanın işlerleşmesine denk gelir. Parçalar işleşişlerin tüm ilişkisi de, o bağıntıların sistematiğini ve sistem devinmesini oluştururlar.

Bu yüzden sistem devinmesi; parçalar (sosyal yapılarda etnik anlayışlar) devinmesi değildir. Sistem parçalar devinmesinden ayrı da olamaz. Sistem, parçalar devinmesinin aynısı da olamaz. Parçalar devinmesine indirgenemez. Söz gelimi vücudumuz (sistem) devinmesinin içinde midenin dek kendi devinmesi vardır. Vücut mide devinmesinden ayrı değildir. Ama yine tüm vücut, bir mide devinmesi (parça devinmesi) de değildir.

Sistem, parçasından çok çok aşkındır. Sistem de, tüm parçalar devinmesinden farklı olan bir yapısal kumülatifliktir. Ama sistem, parçalar devinmesinden de, ayrı değildir. Yine bir sistem (vücut) parça işleyişi olan bağışıklık sisteminizi de bir mide sağlayamaz. Ama bağışıklık sisteminiz de, mide gibi parça çalışmasından hep den azade değildir. Yine mideniz de, bağışıklık sisteminin çalışmasından azade değildir.

Bir sorunsala ilişkin ne kadar bağıntı (ayrıntı) söylerseniz, o konu; girişirlik kazanışla anlaşılırdır. Konuya dek sorunsal olan belirme; açıklanan bağıntıların tümü ile girişir değildir. Ne varki ortaya konan da; bu bağıntıların biriyle illa girişirdir. İşte bu bağ, sistemin parçasına ilişkin, girişen bağdır.

Bu bağlamda, bağıntısı belirtilemeyen konular, ne ad altında belirtilirse belirtilsin; anlaşılır, çözülür değildirler. Böylesi bağıntısı belirtilemeyen konuya siz, ister demokratik hak deyin, isterseniz insan hakkı deyin! Böyle bir konu, bağıntısı olmadan; ne toplumda, ne halk alanda, girişme yapması da olanaksızdır. Demokrasi toplumun ürettiği bir toplumsal kavramdır. Bir durumun, demokratik algı içinde olması için o durumun, toplumsal bağının olması gerekir. Toplumsal bağ da; o konunun toplum içinde, toplumun gücü ile yükümleşen, yeniden ve yeniden bir üretimin konusu olmalıdır.

Böyle toplumla bağıntılanmış konular ancak toplumsal girişirliğinin olması gerekişle, demokratik algı olurlar. Örneğin; inançları demokratik ve toplumsal bir tutum olacakla görmeniz ham hayaldir. Bir kere inanç, toplumun malı değildir. Bu nedenle toplumun gücü ile toplumsal nedenlerle oluşup toplum içinde yükümkeşilemezler. Başka bir öznelci oluşla, öznel nedenlerden kaynaklanırlar.

İnançlar oplumun malı olmak zorunda, dadeğildirler. Bu yüzden de sizin bunu toplumsal bağlamda sorunsalmış gibi görmeniz de absürttür. İnançlar, sosyal yapının ve özel yaşantının, girişir olan bir anlama ve yaşantılaşmasıdırlar.

Söz gelimi sizler öznelci kaygılarla, saçınızın bir tek telini göstermek istemiyorsanız: dekolte olmak yada olmamak istiyorsanız, bunun muhatap bağıntıları kişi öznellikli, sosyal yaşam ilişkilerinizdir. Bu istekleriniz cinsel çekicilikle ve cinsel çekiciliğe davetle veya daveti önlemekle ilgili olabilir. Ya da bu tür istemler kendinize yakışan olabilir. Veya inançlar olabilir. O gün canınız öyle istemiş de olabilir. Bunların tümü saygın ve hoşgörüce tutumdurlar.

Söz gelimi cinsellik bir doğru bilgi üretir olmakla; cinsel hastalığı tedavi eder olmak gibi konuların dışındaki duygulanım ve duyguları giderme olacakla, toplumsal bir konu değildirler. Yani toplumda yeniden ve yeniden üretilir oluşla, toplumda kullanılabilir olmanın, farklı emekler karşılaşmasına denk düşer bir değiştirilebilirlik değildirler. Ha keza, inançlar da böylesi bir ilişkinlikle toplum da üretilir, değiştirilebilir bir bağ ve bağıntı değildirler.

İnançlar, öznel ve insana değin bir hak olurluksa da, topluma değin bir hak olurluk değilidir. Yani toplumda görevleşişle, girişen kişilrti giriştiren bir toplımsal düzenleşilir sorumluluk değildirler. Kaynağı toplum olmayanın, oynağı (aktif olabilirce devindiği zemin alanı) da toplumlar, olamaz. Üstelik keyfilikler toplumun değil, özel hayatın; sosyal hayatın bir gereğidirler.

Söz gelimi siz sosyal hayatta keyfiliğiniz ne olursa olsun, keyfilikler içinde oluşlarla giyinirken; toplumdaki giyinmeniz, bırakınız keyfi olmayı; zorunlulukla olmaktadır. Topluma karşı, bir yetki kullanımı, bir yetkilenme, bir otorite belirtme, bir sorumlu olma ve bir sorumluluk taşıma ve bir mesleki aleniyet belirtme gibisinden işaret, sinyal taşıma iletişmesi gibi durumlarına denk gelebilmektedir.


Sürecek

26 Ağustos 2011 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar